Skhizein

Posted by her boku bilen adam | Posted in | Posted on 21:07

15


Haftanın Şarkısı Eşliğinde Bir Ara

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 20:19

17

Aşağı yukarı 1,5 yıldır sürdürüyorum bu blogu. Aslında duyanların şaşırdığı bir zaman dilimi bu. Zira benim çok daha uzun zamandır yazdığımı düşünüyor insanlar ama gerçekten de Kasım 2008'den beri yazıyorum daha.

Bu zaman zarfı içinde bazen ayda 30'a yakın yazı yazdım bazen 10'u bile bulmadığım aylar oldu. Ama sürekli yazdım. Hiç öyle büyük aralar vermedim. Güncel olaylar, filmler, spor, siyaset, müzik ve daha bir sürü başlık altında; blogun adına yakışır şekilde her konuda ahkamlar kestim. Hatta şiir bile yazdım iki tane (gerçi onlara şiir denmez ama).

Bu yazıları da yazmak zorunda hissettiğim için yazmadım hiç bir zaman. Hepsi o an içimden gelip dökülen şeylerdi. Hatta yakın takipçiler bilir; yazı dizileri vaat edip de sonra günlerce hiç lafını bile etmediğim oldu.

Kısaca;

Her ne kadar bazen "blogu aksattım bu ara" kalıbını kullananlardan olsam da burayı "aksatılabilir bir rutin"den çok içimden gelenleri döktüğüm bir yer olarak gördüm.

Ama son 2-3 aydır içimden gelenleri döktüğüm başka bir yer var. Az çok duydunuz artık. Bir kitap üzerinde çalışıyorum. Aslında ona "kitap" diyip "ben kitap yazıyorum" cümlesini kurmak da istemiyorum pek. İçimdekileri döküyorum bir şeye ve o "şey"i bu ayın sonuna doğru tamamlamak istiyorum.

Burda yazdıklarımdan çok farklı bir şey olacak. Burda her ne kadar içimden gelenleri döksem de gizli kalmasını istediğim pek çok şeyi orda daha rahat anlattım.

Adımı sanımı değil belki ama "ben"i çok daha yakından tanıyacaksınız orda. Hani burda çok az olan "Kişisel" kategorisindeki yazılar var ya; işte orda tamamı "kişisel" kategorisinde olan bir şey okuyacaksınız.

Bu bir veda değil ama; ben yine de "gerçek adını" vermeyenlerin adam yerine konmadığı şu alemde; beni "gerçek adını verip de gerçek kişiliğini saklayanlara" tercih ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Bu devirde, hem de bu topraklarda, en bulunulmaz nimet olan "anlaşılabilmenin" hazzını yaşattınız bana.


Bu oscar törenine benzeyen duygusal konuşmadan sonra blogun en istikrar abidesi bölümü "Haftanın Şarkısı"nın aksamayacağını belirteyim.. O kadar da boşlamıyorum yani. Vedayı da geçen haftanın şarkısı  olan Chris Isaak'in "Wicked Game" ile yapayım dedim.



The world was on fire and no one could save me but you.
It's strange what desire will make foolish people do.
I never dreamed that I'd meet somebody like you.
And I never dreamed that I'd lose somebody like you.

No, I don't want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
No, I don't want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
With you (This world is only gonna break your heart)

What a wicked game to play, to make me feel this way.
What a wicked thing to do, to let me dream of you.
What a wicked thing to say, you never felt this way.
What a wicked thing to do, to make me dream of you and,

I want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
No, I want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
With you.

The world was on fire and no one could save me but you.
It's strange what desire will make foolish people do.
I never dreamed that I'd love somebody like you.
And I never dreamed that I'd lose somebody like you,

No, I want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
No, I want to fall in love (This world is only gonna break your heart)
With you (This world is only gonna break your heart)
No, I... (This world is only gonna break your heart)
(This world is only gonna break your heart)

Nobody loves no one.

* Bloga ara versem de twitter'da saçmalamaya devam ediyorum.
Twitter için buna, formspring'den saçmasapan sorular sorup başımı ağrıtmak için buna, mail için herbokubilenadam@hotmail.com adresine, "ismail yk fanıyım" diyorsanız da feysbuk hesabı için na buna tıklayın.

*Gaza gelip cep telefonumu da vereceğimi sananlara sesleniyorum : Manyak mısınız lan ?