Elif Dağdeviren'in 2 hafta önce TürkMAx kanalında başlayan Sosyal Alem adında bir programı var. Programın tanıtımında şu cümleler yer alıyor :
İnternet artık paralel bir evren, başka bir alem... Bu alemi ne kadar tanıyorsunuz? TürkMax’ın yeni programı “Sosyal Alem”, günlük yaşantımızdaki, aslında pek farkında da olmadığımız bu köklü değişikliğin ekrandaki karşılığı olmaya soyunuyor. Elif Dağdeviren’in sunduğu program, Facebook, Twitter, FriendFeed, YouTube gibi sanal alemin paylaşım platformlarında neler olup bittiğini takip edecek. İnsanların tüm dünyayı takip ettiği, dostluklar kurduğu bu mecrayı daha yakından tanımak istemez misiniz? Sanal alemi hakkıyla kullanan ünlü simalar ile sanal alemin kendi ünlüleri programda koyu bir sohbete dalacak. Aralarına sanal aleme hiç bulaşmamış bir ünlü de karışacak.
Programın adını ilk kez Twitter ve FriendFeed sayfalarında görmüş, ilk bölümünü de Cüneyt Özdemir'e rağmen izlemiştim. Geçen cumartesi yayınlanan ikinci bölümünün de ilk yarım saatlik bölümüne göz atabilmiştim. Hatta program esnasında programın twitter sayfasına gelen twitlerin aktığı bir ekran da mevcut ve oraya şöyle bir twit yollamıştım :
@sosyalem @elifD1 sansür var mı programda? mesela bok denebiliyor mu ? ona göre yazayım mesajı boşa kürek çekip meşhur yardakçısı durumuna düşmeyeyim.
Bunu yazdıktan sonra herhangi bir tepki almayınca her gururlu Türk genci gibi arkamı dönüp gitmiştim. Ama ben çekip gittikten sonra programın "geçen haftanın twitleri" ayarında yaptığı "Tivitdaş" bölümünde bakın neler olmuş :
Bu bölüm programdan önce hazırlanan ve televizyoncu tabiri ile VTR denen bir bölüm. Dolayısıyla ben "Bok denebiliyor mu ona göre yollayalım" diye habersizce ayar verirken programda zaten yer almışım ama öngörümdeki gibi "bok" kelimesi de biplenmiş.
Efendim işin kısacası her ne kadar sansürlenmiş de olsa gazeteden sonra televizyonda da bir şekilde yer almış oldu HBBA.
Yakında "Basında HBBA" diye ayrı bir bölüm oluşturabiliriz diyerek kötü bir espri ile, "Bu gurur hepimizin" diyerek kolpa bir samimiyetle ya da "Bokun biplenmediği özgür bir ülkede yaşamak dileğiyle" gibi salakça bir mesajla da bitirebilirdim bu yazıyı.
Ama "tek amacım şu videoyu paylaşmaktı, diğer söylediğim her şey videoyu izlemenize zemin hazırlamak içindi" diyerek size doğruları söylemeye devam ediyorum.
Bugün bu ülkede, kulübünden yılda minimum 1 milyon euro alıp, o bar senin bu bar benim gezip sahada uyuyan futbolcusundan tut da, iki saçma şarkı yazıp araya iki "dım tıs" sokarak şöhreti yakalamış adamların ağzında bile tek bir laf var : Ekmek Parası
Atilla Taş'dan tutun da İbrahim Tatlıses'e kadar herkesin dilinde bu kalıp.
Sergen Yalçın bile zamanında verilmeyen penaltıdan sonra çıkıp "biz de bu işten ekmek yiyoruz" demiştir.
Reina'da yarım ekmek tavuk döner satılıyor da bizim haberimiz mi yok bilmiyorum ama insanlar yaptıkları işler ne olursa olsun, bu kalıba sığınarak kendilerini mazlum durumuna sokmayı becerebiliyorlar.
Ve günde 15 liraya çalışan amelesinden tut da, sırf nöbette 50 hastaya bakan doktor bile bu lafı duyduğunda " haklı la herif" diye tepki verebiliyor bu ülkede.
Arkadaşıyla ya da yalnız bir gece çıkıp biraz da bir şeyler içen, hafif de çakırkeyf olan bir adamın ağzına mikrofonu, gözünün içine de kamerayı sokup duran ve aptal aptal sorular soran ve kendilerine "BASIN" diyen bir grup yavşak da karşılığında tepki alınca " bize saldırdı, özgür basına saldırı, biz de bu işten ekmek yiyoruz" diyerek mağduru oynayabiliyor.
..ve ekranları başında bunu izleyen bilinçsiz, hatta bilinçsizi geçtim, bildiğin gerizekalı halk da sırf "ekmek" vurgusunu duyunca, sadece saçmasalak sorulara (ki soru bile değil onlar) cevap vermedi diye on dakikada olay yerinde biten polislerin sürüklediği bir sanatçısı için (hele bir de sarhoşmuş) "vay şerefsiz" diyebiliyor.
Ya bu olaydaki polislere ne demeli ?
Bundan 4 yıl evvel fuarda bir arkadaşımla beraber, adamın birinin bir kadını ikide bir tokatladığını görmüştük. Kadının yanında bir de çocuk arabası vardı.İçinde de bir çocuk. Adam kadına bir şeyler söylüyor kadın cevap verdikçe de tokatlar, ardından da yumruklar ardı ardına geliyordu. Derken olayın yaşandığı yerine tam 20 - 25 metre yakınlarında 3 tane polis gördük. Ben hemen gidip polislere adamın kadını dövdüğünü gösterdim ki zaten sesleri bile geliyordu.
Polislerden aldığım cevapsa şuydu : Karısı falansa bir şey yapamayız, aile meselesi biz karışamayız.
Gözünün önünde bir kadını döven adama ses çıkarmayan, yanıbaşında kafa kesenlerin çemberini 250 günde daraltan, sadece slogan atan kızları bile saçından sürükleyen, birileri eylem yapınca çocukların bile olduğu bir sokağı biber gazına bulayan yurdumun polisleri "Timuçin Bey yalnızsınız bu gece, aşk yok mu aşk" sorusunu cevaplamayıp bir de utanmadan ekmek parası peşindeki özgür basına tepki veren sanatçı bozuntularına haddini bildirmek için 5 dakika içinde olay yerinde bitiverebiliyor.
Hem de sanatçı bozuntusunu (!) saçlarından tutup yerlerde sürükleyip ellerine kelepçeyi geçirerek.
Belki de şu anda Türkiye'deki en yetenekli aktörlerden biri Timuçin Esen ve de eşine rastlanmayacak kadar da mütevazı, kendi halinde biri. Ne kimseye sataşmış başkaları gibi ne de skandallarla gündeme gelmeye çalışmış. Sadece işini yapan ve o işi de gerçekten mükemmel yapan bir adam. Sırf Gönül Yarasıfilmindeki muhteşem oyunculuğuyla bile şimdiden unutulmaz aktörrlerden biri olmuş biridir benim ve pek çok insanın gözünde.
Ve biz bu adamı alıp kelepçeleyip,kafasını da yarıp nezarete tıkıyoruz.
Yarın sokakta gördüğümüzde imza, fotoğraf istesek de yüzümüze bile bakmadan çekip gitse "götü kalkmış, halk seni oraya getirdi" demeye hakkımız var mı ?
Yok.
Çünkü biz ekmek kavramının içine sıçan adamlara rating yaptırıp onların Timuçin Esen gibi Uğur Yücel gibi adamların peşine takıyoruz. Basın Özgürlüğü'nün tanımını "yavşaklık" olarak değiştirtiyoruz bu adamlara.
Başbakan'a sivri bir soru sorabilmek yerine gerçek bir sanatçıya "aşk var mı aşk" diye sordurtuyoruz. Cevap vermeyince de "Götün kalkmış oğlum senin, komserim alın bunu içeri de içki içmeyi görsün" diyoruz.
Aslında haksız da sayılmayız be...
Ne de olsa ekmek parası be ağbi..
*Normaldekinden daha kaba bir dille yazmış olabilirim.Mazur görün çok sinirlendim bu olaya.
Bazı kelimeler bir kaç harfle bir araya gelmez sadece. İfade ettikleri anlam bakımından bu kelimeler insanın bazen içini ısıtır, bazen canını yakar bazen de kanını dondurur. Yine bu anlamlar bakımından da bu kelimelerin dokunulmazlığı vardır. Siz o kelimeleri alıp espri,gırgır,şamata ya da aşağılama amaçlı kullanamazsınız. Daha doğru bir ifade ile kullanmamanız gerekir.
Son dönemde oldukça rahatsız olduğum bir durum var bu konuyla ilgili.
Gerek internette gerekse günlük hayattaki bazı konuşmalarda "tecavüz"kelimesi çok fazla kullanılır oldu. Hem de çok "garip" anlamlarla.
Özellikle futbol maçlarında çok zayıf bir rakip ile oynayacak bir takım için o takımın gücünü vurgulamak amacıyla "bu akşam x , y'ye tecavüz eder" gibi bir kalıp kullanılıyor.
Beşiktaş , Liverpool'dan 8 yiyor; ekşisözlük'e hemen bir cümle ekliyor akıllının biri "dostum futbol demişsin ama bu resmen tecavüz"...
Fenerbahçe Galatasaray ile oynuyor, günün lafı : "akşama tecavüz var"..
"Oğlum tecavüzcüleri hapishanede hemen şişliyorlarmış, helal olsun ordaki elemanlara" diye cümleler kurup bu durumla övünen adamlar, "tecavüz " sözcüğünü espri haline getiriyor.
Bu insanlar ya tecavüz kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar ya da artık ahlaki değerlerin, insanlığın, her şeyin sonuna geldik.
Anne kutsaldır deyip iki lafından biri "ananı s....." olan bir kitle için çok da üzerinde durulmaması gereken bir durum bu belki ama ben yine de rahatsızlığımı belirtmek istiyorum.
Okuduğum üniversitede oldukça samimi arkadaşlardan kurulu bir grup birbirine aynen şu şekilde hitap ediyordu.
-Lan O.Ç niye gelmedin dün -S..r lan y...k s.....m ananı
.....ve ardından gülüşmeler
..15 dakika sonra el ele kol kola bir profesörün verdiği derse girilir....
O tiplere bakınca ben nerede yaşıyorum der, sonra da "bunlar türlerinin tek örnekleridir herhalde" diye düşünürdüm .
Ama şimdi insanların birbirleriyle küfürleşerek konuşması adeta bir modaya dönüştü. 7-8 yaşındaki çocukların bile ağızlarından küfür eksik olmuyor. Tüm bu küfürlü konuşma modasının yanında da kullandıkları kelimelerin ne anlama geldiğini bilmeden ağızlarından çıkan cümleler çok daha can acıtır hale geldi. Tıpkı "tecavüz" örneğinde olduğu gibi.
Bunu yapan sadece toplum da değil. Hatırlarsanız İtalyan Pippa Bacca çıktığı Barış Yolculuğu esnasında bizim topraklarımızdan geçerken tecavüze uğramış , haberi yayınlayan FOX TV ise haberi "Arabesk" filmindeki "gösterelim anam" sahnesi eşliğinde izleyicilerine sunmuştu. Bırakın Barış Yolculuğu'nu, bırakın yabancı birinin o kadar ülkeden geçip bizim ülkemizde başına böyle bir şey gelmesini, bırakın bir kadını,bırakın her şeyi; ortada bir tecavüz vakası var ve siz olayı arka fonda bir komedi filmi eşliğinde sunuyorsunuz tüm ülkeye.
Tecavüz zanlısının da olay televizyonda verildiği esnada yanındakilere "vay şerefsizler" dediği ortaya çıkmıştı daha sonra yapılan soruşturmada.
Tecavüz haberini komedi filmi eşliğinde veren kanalları izliyor, "anne kutsaldır " deyip annelere küfrediyor, farklı skorlar kazandığınız bir maçın ardından "tecavüz ettik lan" diyen bir topluma dönüşüyoruz.
Savunduğumuz değerlerle,gurur duyduğumuz ananelerimizle, övündüğümüz kutsallıklarla; ağzımızdan çıkan sözler, yaptığımız eylemler bu kadar farklı olmak zorunda mı ?
*Yazıyı yazdıktan sonra imla hatalarını düzeltirken farkettim ki yazı boyunca toplam 12 defa "tecavüz" sözcüğünü kullanmışım. Düzeltme için okurken sırf bu tekrarlardan bile rahatsız oldum. Ben mi anormalim yoksa normal olan anormallik mi oldu artık ?
"11 yaşındaki Ruşen Kasım ve kocası 55 yaşındaki Said Mohammed. 2007'de evlendirilen küçük kız, kocasının ilk eşi, 4 oğulları, 2 kızları ile birlikte yaşıyor. Nikah günü çok utanmıştı. Ama ondan başka utanan olmadı."
"Gülhan Hayder de 11 yaşında. Kocası Faiz Mohammed 40 yaşında. Küçük kız öğretmen olmayı hayal etmişti. Ama artık bir adamın üçüncü eşi. "
Haberler Hürriyet'ten.Arada "Seksi fotoğraflar için tıklayın" dışında da bir şeyler yapıyorlar.Gerçi büyük ihtimalle yabancı bir ajanstan arakladılar ama olsun.Buna da şükür.
Konuya dönecek olursak da "aslında çok da söylenecek bir şey yok" kalıbına hiç de uymayan bir durum.Söylenecek o kadar çok şey var ki.Hangi birinden başlayalım. 2001'de Afganistan'a kurşunsuz ve süperbir demokrasi amacıyla giden Amerika'nın başarısından mı bahsedelim.
Taliban'ın ve Afgan halkının İslam anlayışından mı..
Biz tüm bunları tartışırken,üzerine yazılar yazarken orada ufacık kızların koca koca adamlarla(adam dediysem lafın gelişi) evlendirilip hayatlarının tamamına yansıyan travmalar geçirip,işkencelerle çürüyüp gitmelerine mi değinelim yoksa..
Bilmiyorum ne yapalım ne edelim..
Dinlerin çıkış noktası insanları bir arada tutmak,onları ahlaki açıdan düzeltmek,kötüden,şerden ayırıp iyiye doğruya getirmek değil midir ?
Neden İslam dini Arap toplumuna indi ? Tüm İslam kültürü Ramazanlarda yayınlanan "Çağrı" filminden ibaret olanlar bile bu soruya mantıklı açıklamalar getirebilir.Çünkü Arap halkı yoldan çıkmıştı.Kendi yaptıkları putlara tapar,küçük kız çocuklarını diri diri gömer,her türlü sapkınlığa bağımlı durumdalardı.
Peki Hz.Muhammet'den yüzlerce yıl sonra ne durumdalar ?
Şu yukarıdaki fotoğraftaki insanlar İslam'a körü körüne bağlı olduklarını iddia ediyorlar.11 yaşındaki kız çocuğu ile evlenmek,erkeklerin sakalsız dolaşmasına izin vermemek,kadınların gülmelerini bile yasaklamak onlara göre İslam'ın anlamı..
Pek Mevlana'nın okuyup yorumladığı kitap hangi kitaptı ? O din hangi dindi ?
Mevlana'dan daha mı zeki bu yukarıdaki dangalaklar ?
Sorsan neden böyle diye mutlaka mantıklı(!) bir açıklama da yaparlar.Hatta örnek de verelim.Üsttekilerin takım elbiseli versiyonu Halis Toprak ya da nam-ı diğer Halis Ağa geçenlerde 17 yaşında liseli bir kızla evlendi. Bakın müstakbel kayınpederi 71 yaşındaki Halis Toprak ile evlenen 17yaşındaki kızı için ne diyor :
Muhabir : Kızınızın Halis Toprak ile 6 ay flört ettiği söyleniyor.Buna ne diyeceksiniz ?
BABA : Hayır öyle bir şey mümkün değil.Benim kızım çocuk ya !!!
Hangi dinden olurlarsa olsunlar günümüzde insanlar inandıkları şeyi ya anlamıyorlar,ya da o dine, inanışa sığınarak sapkınlıklarını gizlemeye çalışıyolar.Vatana ihanet eden milliyetçiler,küçük kızlarla ilişkiye giren müslümanlar,oğlancılık yapan rahipler,iki jipli sosyalistlerle dolu yeni bir dünya düzeninde yaşıyoruz.
2 - "Türkiye'nin Gelmiş Geçmiş Tek Değişik Gazetesi" sloganını bulan dahi kim ?
3 -Habertürk-Polemik diye bir departmanınız mı var ? Varsa nasıl çalışıyor ?
4 - İkoncan ne demek ?
5 - Çakma yerine Sahte kelimesini kullansak pipimizi mi keserler ?
6 -İkoncanlık Makamı'nın sahteliği ve gerçekliği arasındaki fark nedir ?
Bunları istiyorum sayın Habertu(ü)rk yetkilileri.
Ha bir de unutmadan Fatih Altaylı Teke Tek programını niye Murat Bardakçı ile birlikte yapıyor.Program böyle gidecekse Teke Tek yerine İkiye Bir olması gerekmez mi ?
Saba ve Hüseyin'e hiç girmiyorum..Sevgiler saygılar..