İsil İsil

Posted by her boku bilen adam | Posted in , , | Posted on 02:50

37

İsildemek diye bir kelime çıktı belki duymuşsunuzdur. Ben de bihaberdim bu kelimeden de yakın bir arkadaşım sayesinde öğrendim. Kendisi nerden duyduysa duymuş ve gündelik hayatta kullanıp duruyordu biz konuşurken.


İsildemek şu oluyor özetle : Başkası adına utanmak. 

Hani televizyonda özellikle sabah programlarında bazı insanlar görürsünüz, Müge Anlı'da, Yalçın Çakır'da falan. Bildiğin rezilliktir siz izlerken yüzünüz kızarır da onlar gayet rahattır. İşte isildemek o imiş. 

Benim hayatımda en isildediğim anlardan birini anlatayım size. 

Liseden mezun olmuş kapağı atmışım bir üniversiteye. Daha lisede dünyayı kurtaran adamken üniversite kimbilir nasıldır diyorum o zamanlar. Bizim lise biraz fazla ütopikti Türkiye için. Fazla özgürdük, fazla düşünebiliyorduk, fazla "kendimiz" olma şansı veriyordu bize hocalarımız. Sağ olsunlar. 

Üniversite ise hele ki öyle bir liseden sonra hayal kırıklığının da ötesi oldu benim için. Kimsenin dünyadan haberi yoktu. Erkekler kumar oynamaya, kızlar makyaj muhabbetine geliyordu sanki sadece. Hocalar desen bildiğin memurdu hepsi. 

Bir gün okula ünlü bir tiyatrocu gelecekti bir oyun için. Doluştuk okulun tiyatro salonuna.  Kapıdan girecekken başörtülü bir öğrencinin kafasına elini attı okulun görevlisi ve başladı bağırmaya "Sen ne yapıyorsun bu halde nasıl giriyorsun salona" diye. 

Dondum kaldım ki gündelik hayatta tahmin edebileceğiniz üzere çok susan bir adam değilim ama resmen kitlendim. Kız utandı. "Ya çok özür dilerim unutmuşum" gibisinden bir şeyler söyledi. Gitti kafasındaki örtüyü çıkarıp perukla geri geldi. İsildemek kelimesinin tam karşılığı idi o an yaşadığım.

Ben çıktım salondan. İzlemedim de oyunu. Sonra da okuldan uzaklaşma sürecim başladı zaten. 

Kısa keseyim hadi. 

Bak türbanlı kardeşim. Düşünsene senin tercih ettiğin kıyafetin yüzünden seni insan yerine koymuyorlardı. Sana eğitim hakkını vermiyorlardı. Sen kadındın ve onlar nasıl isterse öyle giyinmeliydin. 

Şimdi ne oldu peki? 

Artık eğitim hakkın var değil mi? Ne güzel. 

Peki ya sen özgür müsün şimdi? 

Futbol maçlarında erkekler küfür ediyor diye "Seyircisiz" maçlara gitme hakkın var. 

Devlet kocana diyor ki "Hanımlarınızdan 3 çocuk yapın" 

Başbakan sana diyor ki "Hamile kaldıysan doğuracaksın". 

Sağlık Bakanı diyor ki "Tecavüze uğrasan bile doğuracaksın, sen bakamıyorsan biz bakarız" 

İnsan Hakları Komisyonu Başkanı diyor ki : Sonuçta kadın da insandır. 




Yüzyılın Tespiti - Kadın da İnsandır | Alkışlarla Yaşıyorum


Şimdi daha fazla bağırman gerekmiyor mu? 

Asıl şimdi özgürlüğün için savaşman gerekmiyor mu? 

Devlet mi söyleyecek sana kaç çocuk yapacağını, hangi adamla evleneceğini, çocuğunu nasıl doğuracağını, tecavüze uğrarsan ne yapman gerektiğini? 

Devlet senin inancından dolayı kıyafetini özgür bırakma hakkı verdi diye beynini kontrol altına mı alacak?

En çok senin konuşman gerekmiyor mu? 

Senin ses çıkarman çok önemli niye biliyor musun? 

Daha dün kürtaj, tecavüz, sezaryen üzerinden siyaset yapanlara sallayan, kadın vücudu üzerinden prim yapmaya çalışanlara tepki veren "çağdaş, hümanist, özgürlükçü" kardeşlerin bu akşam 20 tane genç kızı "Nasıl Miss turkey bunlar memeleri yok, sunta gibi, götüme benziyorlar" diye yerin dibine soktu. 

Sen bari tutarlı ol be bacım. 

Bunları yazan adam öyle dindar bir adam değil. Hatta başörtüsünü çok da mantıklı bulan bir adam da değilim ben. Ama senin tercihin senin seçimin. Bana ne ki. Ben kim oluyorum da senin inandığına karışıyorum. Ben kim oluyorum da senin haklarına karışıyorum. 

Peki devlet kim oluyor da senin yatak odana bile karışabiliyor? Sen şimdi susarsan o iki yüzlülerden ne farkın kalacak? Yoksa "Başörtümü rahatça takıyorum gerisi de umrumda değil" mi diyeceksin? 

Kafandan çıkarıp vicdanına mı taktın yoksa o peruğu artık?