Hadiseyi biliyorsunuz. Bilmeyenler de şurdan izlesin.
Özetle dün bir çocuk çıktı "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışmasına. "Ben okumayı sevmem ama genel kültürüm süperdir valla" tadında bir şeyler geveledi. Babası da çıktı "Benim oğlum okumaz ama Twitter'da 100.000'ler takip ediyor aslanımı, ünlüler bile RT'liyor koçumu" mealinde bir şeyler yumurtladı falan filan işte.
Sonra çocuğa ilk soru için aslında zor da olabilecek bir soru geldi ve elendi gitti. Sonra başladı millet "Vay salak vay gerzek, bi de övünüyor takipçisiyle" hengamesine.
Şimdi mevzu;
Bu çocuk ilk soruda elenebilir ki ben de bazen ilk soruda "Lan lan" diye kalakalıyorum. Bu tip yarışmalarda iyi olduğumu iddia ederim bir de.
Buradaki asıl sorun bu "Fenomen" yani kendince "Kitleleri peşinden sürükleyen, farklı ya da onun kullanabileceğini tahmin ettiğim tabirle UNIQUE" kardeşimizin daha önce yarışan ve babası okutmadığı için gidip ailesini valiye şikayet etme cesaretini göstermiş bir kız için aşağıdaki cümleyi kurması :
Fenomen Mustafa'nın bu lafı söylediği kız 30.000 TL ile yarışmadan ayrılırken Mustafa ilk soruda veda etti yarışmaya ama sorun bu da değil. O kız ilk soruda elenip Mustafa 1 Milyon ile yarışmadan ayrılsa da aşağıdaki cümleleri yazacaktım zaten.
Burda sorun Sosyal Medya gibi muhteşem işlere imza atılabilecek bir mecranın içine sıçan ve artık "Sosyal Medya, Twitter, Facebook" adlarını bile duyunca yüzümüzde ekşime yaratan bizlerde.
Bizler iyi insanlar değiliz inanın.
Türkiye dışında yaşamadım o yüzden sorun sadece bu ülke insanında mı orasını net söyleyemem ama içinde yaşadığım toplumun beğenileri, değer yargıları, zevkleri, eleştirileri, olaylara tepkileri günden güne daha da soğutuyor buradan beni.
Fark ettiğiniz üzere uzun zamandır ne bloga ne de Twitter'a eskisi kadar sık yazmıyorum. İçimden gelmiyor çünkü; bence ne burası ne de Twitter o baştaki halinde kalamadı.
Fenomen diye bir şey çıktı misal ki beni de içine kattıkları bir kavram oldu bu. Ama yalan yok ben de şimdiki anlamıyla "Fenomen" gibi davrandım başlarda. Götüm kalktı, vay be kimler takip ediyor, kimler okuyor yazılarımı dedim en salak hallerimle.... de nereye kadar be güzel kardeşim.
İbrahim Tatlıses'in Oğlu ünvanlı birini, sırf çıplak foto paylaşan demode bir pop şarkıcısını da yüzbinler takip ediyor orada.
Urfa'da Twitter kuşu vardı da biz mi RT'lemedik!
Tamam ikisi alakasız mevzular alakasız kitleler, tepkiler farklı falan ama öyle olsa bile nedir bu "Takipçim şu kadar, Fenomenim" mevzuları.
Nedir bu sadece çok takipçili insanlara cevap yazan "Prestij Müzik Ailesi"havaları.
Tiksindim yemin ederim.
Sırf diğer insanlardan daha önce keşfettin diye, herkesin aklına gelebilecek bir espriyi herkesten önce yazmayı başardın, çok takipçili birine RTlettin falan filan diye ne bu havalar canım ciğerim. Ha bu arada ikiyüzlülük de yapmayayım. Ben de amiyane tabirle "Ekmeğini yedim" hala da yiyorum bu alemin. En basitinden bir dergide yazmaya başladım artık, zamanında (sonradan kapansa da o mevzu) bir kitap yazma şansı elde ettim, yazdığım şeyleri daha fazla insanın okumasına, önem verdiğim insanlardan güzel yorumlar almaya başladım ama işte yukarıda da dedim ya çok da "farklı" çok da "muhteşem" şeyler değildi yazdıklarım. Sadece daha erken keşfetmiştim blog yazmayı, Twitter'ı vb. şeyleri. O kadar.
Bakın bir örnek vereceğim ki bu örnek benim Twitter'dan tiksinmemin milatlarından biridir.
Nadzeya Ostapchuk
Nadzeya Ostapchuk, Beyaz Rusya adına Olimpiyatlar'da yarışan ve Londra'a altını kazanan bir gülleci idi (Gerçi sonradan dopingli olduğu anlaşıldı ve madalyası geri alındı). O gün "alakam yok ama şu an gündemde olimpiyat var dur onunla ilgili bir şeyler yazayım" tweetçileri de Ostapchuk'un tipi ile "Erkek la bu, tipe bakın, açmayın gülleci kadınlar" ayarında yazdılar bir şeyler.
Tam hatırlamıyorum ama birkaç gün sonra Yüksel Aytuğ köşesinde Olimpiyatta mücadele eden kadınlar hakkında Ostapchuk'u da içeren "Kadınlık Olimpiyat'ta ölüyor, Erkek gibiler, kadına benzemeyenlerden puan kırılsın" tadında bir yazı yazdı ki Allah sormayın ortalık birbirine girdi. "Vay şerefsiz adam sen nasıl bir kadını böyle aşağılarsın, Yüksel Aytuğ'a göre kadın profili oluşturulsun, Ahlaksız seksist herif" neler neler yazıldı ne RT'ler ne favlar kazanıldı Yüksel sayesinde.
1 hafta önce Yüksel Aytuğ'un söylediğinin daha ağırını söyleyen tipler bu sefer Yüksel'e geçiriyor, Ostapchuk hakkında söylediklerini RT'leyen "Ağbi ne güzel dedin, Helal be adamsın" diyenler Yüksel'e söylediklerine de aynı tepkiyi veriyorlardı.
İşte Twitter aynen böyle bir yere dönüştü benim gözümde.
Tamam, takip edeceğin kişiyi kendin seçiyorsun, istemediğini okumazsın ama büyük resme bakınca artık Twitter Mustafa'lara Paşa denen bir yer.
Mustafa gibi tiplere kızan, çarmıha gerenler de hala onu takip etmeye devam ediyor, tıpkı benim yazdıklarıma küfrettiği halde hala beni takip edenler gibi.
Sorun bizde inanın.
Bize dünyanın en güzel icadını verin onu mutlaka kırar, bozar, iki güne birilerine zarar veren bir hale getiririz.
* Mustafacım sen de kusura bakma da ne malmışsın. Burda aslanlar gibi fenomen kardeşin HBBA duruyorken insan yazmaz mı telefon jokerine? Oğlum evde izlerken 64.000'e kadar cokersiz geliyorum ya la...
** Bu arada bundan sonra Twitter'daki #FF muhabbetine inat "Harbiden" takibe değer insanlarla ilgili ufak yazılar yazacağım burda. Kendi Prestji Ailemizi kuralım biz de.