Çocuk Bayramı
Posted by her boku bilen adam | Posted in gündem , kişisel , politik | Posted on 23:31
Efendim sonunda blog yasağı tamamen kalktı ve bizler de bloglarımıza kavuştuk . Bundan sonra tekrar eskisi gibi yazacağız, okuyacağız ayar yapmadan, program kurmadan, DNS değiştirmeden.
Aslında çok da yalana gerek yok. Çoğumuz etkilenmiyorduk zaten bu yasaktan. Ben de bir nevi bahane yaptım bunu. Şu evrede bir şeyler yazsaydım, ki yazdığım da oldu, muhtemelen Şebnem Ferah şarkıları kıvamında yazılar çıkacaktı.
Neyse çok deşmek istemiyorum. Biraz daha iyiyim sanki bu ara. En azından "o kadar" kötü değilim.
Malum bugün çocukların bayramı hem, neşe dolalım biraz diyeceğim de nasıl olacak bilmiyorum ki.
"Dünyada çocuklara bayram hediye eden tek ülke" ünvanına sahibiz diye övünüp duruyoruz her hafta çocuklar ölürken, öldürülürken, tecavüze uğrarken, tecavüz edenler salıverilirken.
Tamam bunlar her yerde oluyor kabul. Tamam algıda seçicilik o da kabul. Ben her şeyi abartıyorum, hiç bi şeyi beğenmeyen uyuz herifin tekiyim eyvallah. Peki hangi çocuk 23 Nisan'da mutlu oluyor bana bunu söyler misiniz?
Sabahın köründe kaldırıyoruz çocukları, büyük adamlar gibi giydiriyoruz, saçlarını kadınlar gibi yaptırıyoruz çoğunun. Asker gibi sıraya diziyor, beceremeyenlerin kulaklarını çekiyor, enselerine tokatı patlatıyor, rap rap sesleriyle tabur edasında dolaştırıp marşlar söyletiyoruz bağıra bağıra. İlla şiir okutuyoruz çıkabilecekleri en yüksek seslere çıkartıp. İçinde "yurdu kurtardık, savaştık, şehit kanıyla besledik" gibi illa kan içeren cümlelerin olduğu.
Tamam ben yine vatan hainliği peşindeyim. Tamam yine illa eleştirecem her şeyi. Eyvallah.
Size bir olay anlatayım. Öyle kulaktan dolma bir şey de değil. Bizzat bir yakınımın, hatta direk bağımı da söyleyeyim, kuzenimin başından geçen bir olay.
Kuzenim 12 yaşında şu an. Biraz şişman bir çocuktur kendisi. Babasına benzer, dayıma. Hatta ikisi yan yana gelsin aynıdırlar. Komiktirler. Bizim ufaklık dişleri çıktığından beri yiyor benim bildiğim. Ufakken o şişmanlık, tombulluk sevimliydi de büyüdükçe problem oldu tabi. Neyse konumuz bu değil zaten.
Bizimki geçen yıl 23 Nisan törenlerine katılıyor okuduğu okulda. 11 yaşında bir çocuk sabah okula gidiyor ve saatlerce ayakta sırada beklettiriliyor ki hepimiz biliriz o törenleri. Şiirler okunuyor, marşlar söyleniyor falan filan. Dedim ya bizimki kilolu biraz, biraz değil canım bildiğin tombalak bizim oğlan. Biraz da zıpırdır kendisi. Hatta birazı geç tam fırlamadır. Çocuk tabi.
Neyse zaman geçtikçe bizimki mırıldanmaya başlıyor. Tam yanından bir öğretmen geçerken de "Şerefsiz bu öğretmenler ya bekletiyolar bizi böyle" gibi bir cümle çıkıyor ağzından.
Ayıp ediyor tamam ama çocuk be bu.
Öğretmen hemen çekiyor kolundan, tüm okulun gözü önünde sürükleyip müdürü de çağırıyor ve müdürün odasına gidiyorlar.
Bizimki şokta tabi. Annesini çağırıyorlar. Yengemi. Yenge diyince de bir tuhaf oldum çünkü adıyla hitap ederim hep.
Bir geliyor okula bizim tombalak müdürün odasında hüngür hüngür ağlıyor, yalvarıyormuş tam odaya girdiği anda. Yengem şokta. Ne oldu falan derken müdür açıklıyor durumu : Oğlunuz tören sırasında öğretmenlerine şerefsiz dedi, bu sadece bize değil törene, cumhuriyete, Atatürk'e hakaret sayılır. Ya okuldan atacağız ya uyarı vereceğiz ya da sen kaydını alıp başka okula yazdıracaksın, yap seçimini.
Yengem önce "yapmayın etmeyin ne bilir çocuk hakareti falan biz zaten Atatürkçüyüz ailecek" diyor ama bakıyor ki eğitimcilerimiz(!) hiç oralı değil "Tamam" diyor "Ben alır çocuğumu başka okula yazdırırım".
Bundan 5-6 ay önce onlarda kaldığım bir gün "Bizimki niye uzaktaki okula gidiyor, şu yandaki okul daha yakın değil mi?" soruma karşılık anlattı bu olayı bana. Kimseye de söyleyemiyorlarmış başka türlü anlaşılır diye. Aslında bana da kimseye anlatmamamı söylemişti o zaman. Neyse bilmiyorlar zaten burayı, siz de deşmeyin daha fazla.
Bu arada bana olayı anlattığı esnada da evlerinin salonunda Atatürk portresi var bu ailenin. Olayın en ironik kısımlarından biri de bu idi sanırım. Hatta dayım "İzmir'in Atatürk imzalı arabalı" şovenist kesimindendir aynı zamanda. Ha öyle olmasa ne olacak ki konumuz bu değil zaten.
Demem o ki; 11 yaşında fiziksel olarak da ayakta durması zor olan bir çocuğu saatlerce ayakta dikip, çocukca isyanında da cinayet işlemiş muamelesi yapıp bir katil gibi odalarda sorguya çekiyor; okulundan, öğretmenlerinden, arkadaşlarından uzaklaştırıyorsunuz. Hem de Çocuk Bayramı'nda.
Geçen yılki 23 Nisan Töreni esnasında protokole garsonluk yapan çocuk. |
Atlatır bizimki atlatır.
Çocuk Bayramı'mız kutlu olsun.
Helal olsun. Gerçekten çok güzel bir yazı ile dönmüşsün :)
"en azından" diye başladın ya. içim acıdı.
kutlu olsun ya, kutlu olsun.
bildiklerinizin sizin nazarınızdaki değeri ne olursa olsun, toptan bildiklerimizin çok şey ifade ettiğini ve her çeşit malzemeden yapılmış pencerelerden baktığımızda toptan gördüklerimizin hiç de farklı olmadığını ben biliyorum. cümlemin düşüklüğü, her sene sergilenen acımasızlığın yüksekliğini anlatmış olsa bari. ellerinize, yüreğinize sağlık.
-fuck the system- diyen bi eğitimciyim desem çok mu anarşik kaçarım?!
aklına sağlık hbba! :)
yazik be..egitimcilere bak
Bi de 23 Nisan için çocuklara kısa kollu giydirirler, sabahın körüsü bir de soğuk olur ki sormayın gitsin. Ayakta beklemenin acısının yanı sıra ayakta beklerken üşümenin de acısı çıkar işte o gün.
23 Nisan kutluuuğ oğğlsun. (melodik dedim bunu.)
bayramı olan çocukların ülkesi burası ama ülkedeki çocuklar ne derece mutlu orası tartışılır. blog yasağının sona ermesi de tüm blogger'lara hayırlı uğurlu olsun. hiç bitmeyecek sanmıştım o kadar uzadı ki yasaklı günler...
şimdi haklısın dediklerinde de, ben kendimi düşünüyorum severdim o çalışmaları kadın gibi giyinmeyi falan :D gelinlik giydirdikleri de olmuştu haha gerçi burada şöyle bir şey çıkar, o zaman ne giydirseler severdim yani hocaların seçimi önemli burada tabi.
çocuk bayramı deyip çocukları bu kadar adam yerini koymayan,fikrini sormayan bi bayram kutlamasıdır.yazıyı okuyunca Atatürk büstüne çarpıp kırdığı için köyden sürgün yiyen gülsüm inek geldi aklıma (benzetmek gibi olmasın)
ben 23 nisanda kaybolduğumu, ayaklarım patlayana kadar ayakta durduğumu, su içmek için ağzımın kuraklaştığını ama öğretmenin sıra dışına çıkmamıza izin vermediği için su bile içememeyi hatırladım.
çocuk haklı şerefsizlermiş, yalan söylemiyor en azından.
Gerçekten ne desem bilemiyorum. Öyle eğitimciler yetiştiriyor çocukları. Gelecek pek de parlak değil sanırım.
yani bu yazinizi begenmedim acikcasi ve yazmak istedim.
Haklısın gerçekten dediklerinde. Sırf kendi eğlencemiz için onlara eziyet ediyormuşuz gibi geliyor bana da. Yani kutlamıyorum demiyorum aslında ama bu sadece göstermelik bir şey. Yıl da 1 gün onları mutlu ettiğimizi sanıp diğer 364 günü cinayetler, dayaklar, tecavüzler... daha pek çok berbat şeyle geçiyor.
Şahane bir yazı olmuş gerçekten.. Çocuğa hak vermemek elde değil.. Okul yönetiminin böyle bir uygulama yapması çok saçma olmuş. Yazılarını okumayı özlemişim :)
ben de bir yedinci sınıf öğrencisiyim. bizim duygularımızı çok güzel dile getirmişsiniz.
bu bayram bizim bayramımız, sevinmemiz, eğlenmemiz lazım fakat tersine biz kaymakamı, valiyi eğlendirmeye çalışıyoruz. eğlenmemiz gerekirken de yoruluyoruz. ve 23 nisan töreni deyince de aklımıza ilk olarak şiir okuma geliyor. hiç bayram havasını hissedemiyoruz.
gösteriler kötüydü de, gösterilere hazırlanırken kaytarılan dersler iyiydi be... ront kitapçığı arıyorum bu arada ben, elinde olan var mı?
bayramla uzaktan yakından alakası bulunmayan tamamen askeri vesayet rejiminin bir ürünüdür 23 nisan.. kimse çıkıp da "ama milli bilinç,vatan sevgisi, onlar ne olacak" demesin çocukları asker gibi sıraya dizip devlet erkanını orgazma ulaştıran bir protokolün milli bilinçle vs alakası yoktur.. ben şahsen bu tür şölen(!)lere çocuğumu yollamam otursun evde çizgi film izlesin velet..
ayrıca seni tekrar engelsiz bir şekilde takip edebilmek çok güzel hbba.. hislere tercüman olmaya devam ediyorsun
duygularima tercüman olmussunuz, tebrik ederim. Seneler önce Almanya'ya "misafir isci" olarak göc etmis bir ailenin kiziyim. Istanbul'dan Almanya'ya geldigimizde kütür soku yasadik. Cünkü biz büyük sehirden kücük bir kente göc etmistik... Hoslanmadik buralardan... Disarida cocuk yoktu, sahipsiz köpek ve kedi namina hic bir sey yoktu... Cocukluk iste, bu durumdan bile sikayet ettik... Fakat bugün cok sevdigimiz ülkemize tatil amacli gittigimizde, ilk sikayet etigimiz olay disaridaki sahipsiz hayvanlarin olmasi... Sokaklarda irdelenen, asagilanan, calistirilan sahipsiz cocuklarina sahip cekemeyen ve üstelik onlari kullanan yetiskinlerin hakli olabilecegi bir bir ülkemizin olmasi... Bende ilk okulu Istanbul'da okudum, 23 Nisan Cocuk bayraminin tasidigi anlami iyice hazmedebilmem gerektigini ögrendim aile büyüklerimden, "Ulusal Egemenlik" gelecegin kücük boylu dev insanlarinin elinde oldugunu kivanc duyarak dinledim... Simdi bu degerimize sahip dahi cikamayacak duruma getirildik maalesef, agzimizi acamaz olduk... Sizinde Ulusal Egemenlik ve Cocuk bayraminiz kutlu olsun... Cok begendim yazdiklarinizi, yüreginize ve kaleminize saglik... Münih'den sevgiler
Leyla
Bi' gün 10 Kasım töreninde güldüğümden mütevellit -kahkaha diyelim biz ona- yaşadıklarımı, çektiklerimi bilen bi ben bi de Allah hesabı...
Sisteme o yaşta tepki verebilmişse, kuzenin büyük adam olacak, eminim.
Bu 23 nisan sıkıntılıydı.. üşüyen çocukları görünce bayrammı eziyetmi bilemedim.. püfff
Çok güzel yazıydı yine, tercüman-ı his :P
Niye yorumlara cevap yazmıyorsun a çocuğum?eyi günler eyyorlamam bu gadar eheh, eyi ol hep sen.
23 Nisan bayramı güzeldir,güzel -komik hatıralar bırakır insanın zihninde..tabi her sene her sene olması çohk sıkıcı bi durum olsada..Eğer yeğenin yerinde ben olsaydım ,babam yıkardı o okulu ,çohk ciddiyim.Ablan ve enişten çok sessiz insanlar sanırım(:
çocuklar bu ülkede hakkıyla bayram kutlatılmıyor.yok üşüdüler yok ayakta durdular...öğretmenler bu konuda daha duyarlı olup çok daha iyi kutlamalar yapılabilir.bu çocukaların bayramı her sene kutlandı kutlanacak.bende bu sindirilmiş insanlara beddua ediyoruuum..............