Zaman Aşımı
Posted by her boku bilen adam | Posted in gündem , politik | Posted on 13:15
İnsan çocukluğuna dair anıları bir bir unutuyor da bazıları hiç silinmiyor hafızasından. O gün ülkesinde yaşanan önemli bir olayı kodluyor kafasına. Erik ağacından düştüğünü bile unutuyor ama unutmuyor Turgut Özal'ın öldüğü gün yediği çikolatayı, unutmuyor Barış Manço'nun ölüm haberinin televizyondan verildiği an dona kalışını.
Sevse de sevmese de tüm ülkeyi, tüm dünyayı kitleyen o günler mimleniyor kafasında. Yıllar da geçse aynı duruyor o anlar, saatler, günler.
Çocuk hafızasına kaydettiklerini büyüdükçe daha da kazıyor kafasına. O yüzdendir ki "zaman aşımı" diye bir şey kalmıyor mevzubahis "İnsan"sa.
Ama bu söylediğim insanlar için geçerli tabi ki.
Bizim zamanımız için değil bu.
Biz kaybettik artık hafızamızı, çocukluğumuzu, insanlığımızı.
Biz Sivas'ta, Maraş'ta, Dersim'de insanları yakarken, işkence yaparken, katlederken unuttuk artık insan olmanın ne demek olduğunu.
"O zamanın şartları, onlar da hak etti, tahrik var, münferit" diye savunduk hem yaptıklarımızı.
Belediye Başkanı çıkıp "Yanmadılar, dumandan zehirlendiler" dedi Sivas için.
Başbakanımız "Münferit" dedi.
Sırtından vurduğumuz kardeşimiz için "Milliyetçi duygularla işlenmiş cinayet" dedi emniyet müdürümüz. Sonra vali olmakla ödüllendirildi.
Bırakın kendi yaptıklarımızı doğadan gelen felaketi bile sınıflandırdık biz "Van'da da olsa üzüldük ama hadlerini bilsinler" diyerek.
"İstanbul'u tetiklemez" diye oh çektik Afyon'da, Kütahya'da depremden ölen insanlara.
Zaman aşımına uğrattık biz insanlığımızı.
Diri diri yaktık işimize gelince "kardeşimiz" diyip işimize gelmeyine kapılarını işaretlediklerimizi.
Biz zaman aşımına uğrattık insanlığımızı.
"Bir Ermeni"yi öldürünce "17 yaşındaki çocuk" diyip savunduk, "anarşik" olunca "17 yaşındaki adam" diyip astık çocuklarımızı.
Biz zaman aşımına uğradık insanlıktan.
Neyiz şimdi bilmiyorum ben.
ama.. diyerek mazeret bulduk olan bitene... anayasamızda hürriyetler de öyle tanımlanırdı arkasından bir virgül "ancakkkkk" denilerek...
özgürüz ancak... vurduk ama niye. mazeretsiz günahları günah diye kabullenebilmek ancaksız hürriyetlerde buluşabilmek dileğiyle..
çok gördük ki..mahkemelerin, zaman aşımlarının özgür bıraktıkları esaretin daniskasına yolculuğa çıktı.. aklayabilecek karalıklarını bile aklayamadan..
çok gördük mahkemelerin astıklarını, aklanıverdiler zaman içinde..
çok gördük bitmeyen ve zaman aşımına uğramayan davaları, torunlarıyla mahkemeye giden mahkemenin becerip de tutamadıkları.. öyle aklandılar ki mahkemelr isteselerde tutamaz artık..
zaman aşımından özgür kalan bazıları, hasır altılardan özgür kalan bazıları aslında ebedi tutukluluğa gittiklerini bilseler..
ama bunu anlamak da insan olmayı gerektirir..
yazdğınız gibi sivas'taki olay için, "münferid. tahirk vardı. dumandan boğuldular. milliyetçilik duyguluyla ... vs." gibi gerçek veya gerçek dışı yorumlar yapılıyor. Bunların hiç biri orada insanların göz göre göre yakıldığı gerçeğini değiştimez. ama hemen birkaç gün sonra işlenen ve failler ihala bulunamayan Başbağlar katliamı için ne diyeceğiz.?
Bir ülkede nasıl olur Adalet Bakanı "Sanki hepsi zaman aşımına uğruyor, birkaç kişi uğrayacak" diyerek tüm sanıkların yargılanmamasının normal birşeymiş gibi, katillerin ortada gezdiğinin normalmiş gibi söyleyebiliyorsa; bir ülkede Başbakan böyle bir sonuca "Hayırlı olsun" diye biliyorsa biz demokraside bayağı ilerlemişiz
Hayırlı olsun diyen bir başbakan müze mi açıyor acaba lokanta mı?Bu güzel yazının altına sadece imzamı atabilirim.Kaleminize sağlık...