Özgecan Bir Milat Mı?
Posted by her boku bilen adam | Posted in gündem | Posted on 23:17
Size çok samimi bir şey söyleyeyim mi?
İnandığı dinin vaat ettiği cennete gitmenin yolunun annesinin ayakları altında olduğuna inanıp en yakın arkadaşına bile "ananı sikeyim" diyebilen,
Çocuğu erkekse pipisini ona buna göstermesine, küfretmesine kahkahalar atarken, kızı olmuşsa daha doğumundan utanmaya başladığı süreçte yasaklarla, kısıtlamalarla, baskılarla ona duvar örmeye çalışan,
Oğlunu kendi eliyle milli(!) olmaya götürmekle övünürken, kızının bekaretini kaybetmesini "Namus Meselesi" diye gören,
Kendi annesine, kız kardeşine, sevgilisine, eşine yapılsa katil olabileceğini iddia ettiği birçok şeyi başka kadınlara yaparken en ufak bir utanma duygusu yaşamayan,
Tuttuğu takımın karşı takımı ezici bir skorla yenmesine "Tecavüz ettik" diye sevinen,
"Kadınla erkek eşit olamaz, fıtratında yok" diyen bir siyasi lidere sahip olduğu yetmiyormuş gibi o liderin neredeyse her dönem kadınları aşağılayan bu laflarını başta kadınlar olmak üzere alkışlarla onaylayan bir çoğunluğa sahip,
Ne idüğü belirsiz, sırf iktidar yalakalıklarıyla yıllardır yolunu bulan bir hanzonun, Özgecan'ın ölümü üzerine yine yaranmaya çalıştığı kesime hoş görünmek için yaptığı insanlık suçu açıklamasının karşılığında kendisini yaratan programdan atılmasıyla mutlu olabilen duyarlılara sahip,
Yılda kayıtlı 300, kayıt dışı en az 1000 kadın cinayeti yaşanırken çözümü pembe otobüs, dolmuştan en son inme, panik butonu gibi yöntemlerle arayan, farkındalık kampanyalarını bile "Adam ol, bunu yapan erkek değildir" gibi erkeği yüceltip kadını aşağılayarak kurgulayan,
"Özgecan milat olsun" diyip; Serpil Öğretmen ve annesini, Ayşe Paşalı'yı, Pippa Bacca'yı, Fatma Nur Çelik'i, N.Ç'yi, Zeynep Taş'ı milat ilan ettiği günleri çabucak unutan bir toplumda erkek olarak doğmuş şanslı(!) bir birey olarak bu toplumun en ufak bir ilerleme kaydedeceğine inanmıyorum.
Ne umudum ne de bu topluma karşı en ufak bir inancım yok. Kendisine ve yaşadığı topluma bir şeyler katabilmeyi görev edinmiş kişilerin aşağılanıp, gelişimi sadece betondan, arabadan, yoldan, cep telefonundan ibaret gören organizmalarla bir arada yaşamaktan da yoruldum.
Eşimin, annemin, kız kardeşimin, sevgilimin, teyzemin, yengemin yalnız sokaklarında bile dolaşamadığı, başına bir iş gelse polisini bile aramaktan çekindiğim bu ülkenin taşı toprağı benim için kutsallıktan çok çok uzak.
O yüzden ne Özgecan'ın milat olabileceğine inanıyor, ne de çözüm mercii olarak görülen bu ülkenin devletine, hukukuna, yasalarına inanmıyor, güvenmiyor ve hiçbir zaman da güvenmeyeceğim.
Bu toplumun artık kaybolmayacak dinamiklerini tamamen çözdüğümden dolayı da hayalim değil ütopyam, bir gün aşağıdaki videoda izleyeceğiniz bireylerin yetişkin olduğu bir toplumda yaşayacak imkanlara sahip olabilmek.
Hislerimiz ortak, bende hiç bir şeyin özgecanla değişmeyeceğini, unutulup giden diğer kurbanlar gibi oda maalesef kötü bir anı olarak belleklerimizde kalacağını düşünüyorum.
Ama senin kadar umutsuz ve bu vatandan nefret ediyor değilim. Suçu belli bir kesime yükleyerek vicdanda rahatlatmıyorum. Bu gibi davranış biçimleri on senede oluşmaz, asırlar evvel oluşmuş bu toplumsal bilgi - erkeğe her haltı yiyen kadına da namus abidesi rolü biçilmesi- hemen de yok edilemez. Buna rağmen çalışmak didinmek gerek. Asırlar sora filizlenecekse de şimdiden o iyilik tohumlarını atmak gerek.Bu ülkeden yüz çevirmek yapılacak en son şey olmalı.Çünkü çok iyiymiş gibi servis edilen ne Amerika ne de batı bizden çok daha iyi yerlerde değiller bu konuda.
Sonuç olarak maalesef bu ülkede ki herkesin derdi acılardan ders çıkarmak değil, ibret almak değil sadece siyaset yapmak. Kendi inandığı ideolojiyi en doğrusuymuşcasına olayla bir şekilde ilintilendirip piyasaya sürmek. Bu gün edilen tüm kavgalarda açık ve net bunu görüyoruz hatta bu yazıda da.
Ateş hep düştüğü yeri yakar, bu yüzden aileye bol sabır, bizlere de siyaseti bırakıp neler yapabılırız sorusunu sorabılmeyı dılıyorum.
17.Yüzyıl'dan bir İtalya vatandaşının günlüğü:
Sevgili günlük,
Bugün gökbilimci Galilei'yi dünya dönüyor diye yargılayacaklar. Sadece fikirlerini savunan bu büyük insan, kilise otoritesine karşı geldiği için yakılabilir. Daha önce Bruno'yu yakan bu zihniyetten her şey beklenir. Kardinallerin, rahiplerin ve onların yardakçısı lordların elinde olan bu coğrafyaya dair umut beslemiyorum. Kuzeyde bazı Cermen prenslikleri bir müddet önce ölen rahip Martin Luther'in fikirlerine sahip çıkıyormuş. Umarım ütopya gerçek olur ve bunlar başarılı olur. Keşke sıfırın bulunduğu, cebir ve kimyanın çıktığı coğrafya olan, şanlı zaferleriyle Papa'nın ruhuna korku salan insanların yaşadığı Ortadoğu'da doğsaydık. Ah kader...
ayni fikirdeyim... ne yazik ki.