Dizüstü Edebiyat Olayı

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 00:21

Efendim malumunuz bundan epeyce bir süre önce "Dizüstü Edebiyat" adlı bir seri oluşturduğumuzu, bu seride blog yazarlarının kitaplarının yayınlanacağını ve serinin kitaplarından birinin de benim kitabım olacağını duyurmuştum bu blogda.

Zaten artık çoğunuz da biliyorsunuz hikayenin geri kalan kısmını.

Konuya aşina olmayanlar da şu linkten tekrar okuyabilir.

Her şeyden önce sadece kitaplarımızın çıkacak olması değil; olayın çıkış noktası ve bakış açısı idi beni o dönem etkileyen. Çünkü sadece bizimle kalmayacak, bir seri halinde blog ve internet aleminin öne çıkan özgün isimlerinin kitapları yayınlanacaktı. Yani bir hayalimin gerçekleşecek olması yetmiyormuş gibi bir de beğenerek okuduğum, güldüğüm, yazılarını okuduktan sonra "helal olsun" dediğim insanların kitaplarını okuyacak olmak ve bu oluşumun temel taşını oluşturan iki kişiden biri olmak çok heyecanlandırmıştı beni.
Pucca'nın çıkışı ile öyle de başladı bu seri.

Pucca'nın çıkışından sonra da olumlu olumsuz pek çok görüş aldı bu oluşum. Hep söylüyorum beğenirsiniz ya da tiksinirsiniz orası beni ilgilendirmez ama Pucca'nın çıkışı, büyük bir çıkış oldu ve hem Dizüstü Edebiyat hem de blog dünyası bir ilgi odağı oldu.

Hatta yüz yüze görüşme şansını yakaladığım bana göre en önemli blog yazarlarından olan Borges'le sohbetimiz esnasında hiç tarzı olmamasına rağmen Pucca'nın kitabından 5 tane aldığını ve okumayacak olsa bile sırf bloglar adına çok önemli bir gelişme olduğu için destek verdiğini söylemişti ve ben gerçekten de güzel bir yolda olduğumuzu düşünmüştüm.

Bu şevkle ben de giriştim kitap yazma işine ama kitap yazma cümlesi çok ağır geldi sanırım bana. Ortaya çıkardığım şeye bir kitap diyemedim açıkçası. Okuduğum zaman bana uzun bir blog yazısı gibi geldi. "Kitap" başka bir şey olmalıydı sanki; bu değil.

Benim çocukluktan beri hayalini kurduğum "şey"in bu olmadığına karar verdim ve "başka bir şey yazmak istiyorum" dedim. Sağolsun ekip de anlayış gösterdi ve kendi yazdığım "şey"i yok edip içime sinen "şey"i yazma şansını verdiler.

Sonra başladım ona.

"Kitap ne hakkında, ne zaman çıkıyor?" sorusuna cevap veremez oldum bu sefer. Çünkü gerçekten ne hakkında olduğunu anlatamıyordum. "Valla kitap şunu anlatıyor diyemem o yüzden kitabını yazıyorum" dedim çünkü gerçekten de öyleydi. Daha önce yazdığım şeyi anında 4-5 cümle ile özetleyebilirken bu "şey"i anlatamıyordum.

Ve bu benim çok hoşuma gitmeye başlamıştı.

Sanırım çok sevdiğim eserlerden olan "Decameron" gibisinden bi şey çıkaracaktım ortaya. Tabi ki ne haddime bir Decameron yazmak ama ona benziyordu biraz tarz olarak ve yazmaya başladığım anda bi öncekine oranla çok daha iyi hissetmeye başladım kendimi.

Sonra özel hayatımla ilgili değişimler yaşadım.

Ben bu değişimleri yaşarken doğal olarak o kendimi iyi hissettiğim şeyin ortaya çıkışı da gecikti. Yarısına bile gelememiştim kafamdaki şeyin ama kafamdaydı hep ve biliyordum ki o hengameyi atlattığımda ortaya çıkacaktı içime sinen benim Decameron'um.

Ben bu dönemi yaşarken Dizüstü Edebiyat da beni beklemiyordu tabi ki. Yeni kitaplar çıkıyor, beğenen, beğenmeyen, seven, eleştiren pek çok yorum dolanıyordu ortalıklarda. Ben bu süreçte başlarda hararetli bir savunucusu olsam da sonrasında kendimi çekme gereği hissettim. Bunun da pek çok nedeni vardı.
Nedenlerden en önemlisi ise bu serinin çıkış noktalarından en önemlisinin ihmal edilişi oldu. Neydi o?

Onların niyetleri yazar olmak değildi
Onların niyetleri ünlü olmak değildi
intikam için
içlerini boşaltmak için
Sevgili bulmak için
“ekmek” çıkarmak için
küfretmek için
itiraf etmek için
söyleyemediklerini söyleyebilmek için
Anlaşılmak için
Öfkelerini kusmak için yazdılar


Evet biz, yani bu oluşumu oluşturan insanlar, bu nedenlerden dolayı ordaydık.


Yani biz yazar değildik, rockstar değildik, biz fenomen, celebrity vs. vs değildik. Biz sadece samimiydik.


Ama bir baktık ki en ufak eleştiriye bile "kıskanmayın" diyen, kitabını beğenmeyene küfür bile edebilen, oraya buraya saldıran insanlar olmuşuz.


Burda "şu şunu yaptı, bu bunu yaptı" değil bizzat "Biz" diyorum dikkat ettiyseniz; çünkü bu oluşumda bu geceye kadar benim de adım geçiyordu ve yapılanlar beni de kapsar.


Türlü entrikalar, bir diğerinin kitabı için karalamalar, çekememizlikler falan filan derken, ben kendi yazdığım "şey" den iyice soğur oldum.

Bu akşamdan itibaren de artık ne o "şey"i bitirmek ne de bu oluşuma dahil olmak bana bir haz vermiyor.

Ben en başından beri sadece içimdekileri dökmek istedim. Bazen saçmaladım, bazen zırvaladım, salak saçma yazılar yazdım, her şeyi eleştirir oldum, aksi oldum, yeri geldi hakikaten benim bile okuduktan sonra "Güzel yazmışım" dediğim yazılar çıktı. Hepsinin tek ortak noktası ise o an içimde ne varsa onları paylaşıyor oluşumdu.

Ben bu sayfada blog yazmaktan zevk alıyorum.


Ben Twitterda o an aklıma gelen şeyleri kısa cümleler olarak yazmaktan zevk alıyorum,


Ben Facebook'da sevdiğim şarkıları, videoları paylaşmaktan, başkalarının gönderdiklerinin altına saçmasalak şeyler yazmaktan zevk alıyorum,

Ben bu kendimi çok mutlu hissettiğim, insanların beni cidden anlayabildiğini hissettiğim yerde stres yaşamak istemiyorum. Yaşayacağım stresi de kontrolüm altında tutmak istiyorum en azından.


O yüzden artık bir kitabım olsun da istemiyorum.


Entrika sevmiyorum, kuyu kazma sevmiyorum, dedikodu sevmiyorum, "şu senin için şöyle diyor, sen şuna şunu demişsin" cümlelerini sevmiyorum.


Benim amacım en başından beri kitap çıkarmak, gazeteye yazar olmak, televizyona çıkmak, "celebrity, fenomen" olmak falan değildi.


Hani Cem Yılmaz'ın bir lafı var ya "Ben para için bir şey yapmadım, ben yaptım para etti". İşte benim burda sivrilme nedenim de cidden böyle oldu.


Hala soruyorlar "Nasıl blogum çok okunabilir?" diye.


Vallahi bilmiyorum.


Gerçekten bilmiyorum.


Ben yazdım okundu işte.


Son olarak baştaki Dizüstü Edebiyat fikrini ortaya çıkaran başta Cem Mumcu olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.

Olmadı ama; öyle kalamadı.

Beceremedik.


Kitabı çıkmış ve çıkacak olan herkese de (ister inansınlar ister inanmasınlar) ne diliyorlarsa onun gerçekleşmesini diliyorum. Haddim olmadan tavsiye olarak da şunu söyleyeyim : Her şey gerçekten gelip geçici. Ona göre davranın. 


Ben bundan sonra da yine en sevdiğim şey olan blog yazmaya devam edeceğim.

* Ortalıkta dolanan feyk muhabbetlerine de katkıda bulunayım. Feyk olarak tek hesabım Şevki Yılmaz adına açtığım twitter hesabıdır. Onu da yakında kapatacağım. Çok meşhur oldu, adam mahkemeye verecek beni. 

Comments (79)

bekliyorduk bunu.

içtenliğin mutevazılığın ve dürüstlüğün için seni kutluyorum

Zaman gelir de yeniden birşeyleri yazmak gelirse içinden ve zaman izin verirse içindeki yazma isteğinin başladığın gibi gitmesine ve bitirirsen o "şey" i.Zevkle okuruz.Haberin ola.

Şevki Yılmaz'a bayılıyorum, lütfen kapatma :(

e alkış kıyamet o zaman ;)

Daha bugün bu dizüstü edebiyat yazarlarından birinin facebook hesabı üzerinden insanlara hitabını ve konuşmasını gördüm.Hatta bu insanın kitabını bile aldım.Ama onun bu tavrını gördükten sonra kitabını okumayacağım.Sadece benim üzerimden para kazandığı için sevinir umarım.Keşke herkes sizin kadar samimi olabilseydi.Götler tavana vurmasaydı..

Pucca'nın kitabı harikaydı aslında. Hani ilkti falan. Bence yerinde bir karardı. Güzel de oldu. Ama bu Dizüstü Edebiyat olayından sonra garip garip bloggerlar çıktı. Ben bazılarını biliyorum. Sırf Cem Mumcu blogunu okusun, kitap yazsın diye ona twitler atıyordu. Komik olmaya çalışıyordu falan. Gereksiz. Çok doğru bir karar vermişsin.

Kaygilarinda haklisin. Blog yazarken bile sacma sapan elestiriler yorarken insani, kitap cikarinca neler olur dusunmek bile istemezdim.

twitter'da da söyledim burada da söyleyeyim. Birakmana uzulmedim.. Diger arkadaslar uzerlerine alinmasin lütfen ama sen onlardan farkliydin HBBA. Tarzin, uslubun, efendiliginle cok ayri duruyordun zaten. Bence yine de decameron'unu yazmalisin ama baska bir isim altinda yazmalisin. Senin yerin gercek edebiyatcilarin yani, kendi isminle kitabini yaz. O guzel yazilardan mahrum kalmayalim biz de.

maria orlava' dan başka internet ünlüsü tanımam, kitabını okumam aga!

En iyisi. Biz seni böyle sevdik HBBA.

gene samimiyet kokan bir hbba yazısı. seviyorum seni adamım

ahahah çok popülersiniz ;)

Ben de serinin ilk üç kitabını aldım. Okuduğumdan değil tıpkı Borges'in gibi katkı yapabilmek için. 'Dizüstü' Edebiyat çok iyi bir fırsattı ama maalesef yazık oldu. Şimdi keşke hiç böyle bir oluşum olmasaydı diyorum.

iki yanlış bir doğru etmez... tutkularımızın peşinden gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. başkalarının ayıbı senin arzularını gerçekleştirmene engel olmasın...

keep cool dud

gecenlerde birine blog yaziyorum dedim, "sen de kufurler edip sevgililerini mi anlatiyorsun?" dedi. Bunda dizustu edebiyatin payi var mi yok mu siz dusunun artik.. Hem kitaplarin icerikleri hem de dedigin gibi kitap cikarmak ugruna blog acanlarin pucca'yi taklit etmeleri, disardan insanlarin bu kaniya varmasina sebep oldu. Dizüstü edebiyat artik blogger'lara destekten cok köstek olmaya basladi, ortam bozuldu.

Bence iyi yapmışsın. Son zamanlarda cılkı çıktı zaten iyice. Herkes kitap çıkartmak istemeye başlamıştı. Samimiyetinden dolayı kutlarım.

yorum kısa ve net : en doğrusu, en güzeli...bu kadar;fazlası yok...

Benim dikkatimi çeken şey şu; Pucca'nın ve senin kitap muhabbetiniz olduktan sonra her allahın kulu Cem Mumcu'yu twitterda takip etmeye başladı. Cem Mumcu'nun öncesinde takip edeni yoktu demiyorum. Birçok kişi bundan nemalanmaya, bir çıkar yolu sağlamaya çalıştı. Biliyorsunuz işte mentionlar, sırnaşmalar, onlar bunlar. Bu populerleşme çabası insani bi şey tabi ama nedense çok gözüme batıyor benim. İsterdim ki gerçek anlamda "keşfedilme" yaşansın.
Sonra bi fenomen davası aldı başını yürüdü. 140 karakterden oluşan aforizma(!)larıyla kitle edinen insanlar da yazar kadrosuna alındı. Alınsın, bir şey demiyorum sonuçta herkesin bi okuyucu kitlesi var. Bu şahıslar artarak çoğaldılar falan fıstık. Cem Mumcu insanların yüzlerine adeta bir gün gibi doğdu. Onlara umut verdi, bi kapı açtı. İyi bi iş yaptı Cem Mumcu.
"Ama aralarda çürük yumurtalar da var sanki be ya." düşüncesine sahibim son zamanlarda. Sanırım sen de bunun farkında olarak son verdin yazarlığına. Hayırlı olsun demekten başka bi şey demek düşmez bize. Hayırlısı olsun hbba.

Doğru kişiyi okuduğumu biliyodum.

Yazdıklarını okuyunca doğru bir karar verdiğini düşündüm. Ama bu dizüstü edebiyat olayını ilk duyduğumdan beri senin kitabını bekliyordum. Açıkçası üzüldüm. Bir yandan diğerleri nasıl davranırsa davransın sen zaten her şeyinle farklıydın yazmalıydın demek istiyorum. Bir yandan da rahatsız olduğun bir oluşum içinde bulunmak istemediğin için sana hak veriyorum. Neyse çok uzattım sanırım. Madem kitap çıkmıyor senden bir ricam olacak. Buraya daha fazla yaz.
Böyle samimi bir yazıyla durumu açıkladığın için ayrıca teşekkür ederim sana.

Aylar önce yorum yazarken doğru kişiye yorum yazdığımı, yorumumun doğru şekilde algılanacağını biliyordum.
Hep destekledim seni, yine destekliyorum.
En güzel, en doğru kararı verdin.
Yorum yapan arkadaşlardan birinin de dediği gibi, geçenlerde biri bir şeyler yazdı bana. "Blog yazıyormuşsunuz ne yazıyorsunuz bloglarınızda, sorsam dış işleri bakanını bilmezsin, bit kadar beyniniz var" diye uzun uzun sövdü bana sağ olsun. Böyle şeyler olmuyordu önceden, "helal, yazın işte" diyorlardı, takip etmek okumak istiyorlardı çünkü işe yarar bir şeyler yazdığımızı düşünüyorlardı.
Ne değişti ne oldu hepimizin az çok fikri var. Ve ben bu değişimin olacağını en başından görüp yeterince korkmuş biriyim. Bugün bloglar (eskiler hariç) zıvanadan çıkmışsa maalesef ün meraklısı zıpçıktıların payı var bunda.
Üzülüyorum ama şükrediyorum yine de güzel yürekli arkadaşlarım var, yanıma kâr.

Elbette farklı bir deneyim olurdu bir kitaba sahip olmak, yaşlandığında kitaplığına bakıp tebessüm etmek. ama amacı güzel olan bir proje için fazla yorucu ve kötü şeylere göğüs germek de var tabii.
Güzel olan benim nazarımda en iyisi blog yazarlığının blogda samimiyetiyle devam etmesi.
Seni ve diğer tüm blog yazarlarını bloglarından okumayı tercih ederim.
Çok uzattım değil mi?
Seviyoruz seni HBBA!! :)

benim üzüldüğüm ne biliyor musun, dizüstü edebiyat gibi parlak bir fikrin doğmasını sağlayan 3 kişiden biri olarak sen, kendince haklı olarak çekildin ve ortalık son derece ezik, nankör, terbiyesiz, sahte ve hayatta hep başarısızlığa alıştığı için bir anda böyle bir yere gelince ne olduğunu şaşıran kişilere kaldı. meydanı boş bırakma anlamında söylemiyorum bunu kesinlikle. demek istediğim sizlerin açtığı yolda hiç haketmeyen insanlar yürüyor şu anda, sen ve pucca ise birkaç çapulcu tarafından yıpratılmaya başladınız. ve ne yazık ki sizin yaptığınız yolda yürüdüklerinin farkında bile olamayacak kadar şuursuzlar. hele ki bir tanesi hem sizin sayeinizde eriştiği fırsattan yararlanıyor, hem bunu sağlayanları aynen taklit ediyor, onun ekmeğini yiyor, hem de olur olmaz her yerde onu karalamaya çalışıyor. çok yazık oldu. vazgeçmemeni dilerdim çünkü senin kitabını okumayı gerçekten istiyordum. ama madem ki seni haklı olarak mutlu etmiyor artık, diyecek bir şey yok tabii. ama şunu biliyorum ki bu bir takım kişilik bozukluğuna sahip vasıfsız elemanlar çöpe gidecek eninde sonunda, ama sen ve senin gibi diğerleri hep saygı görecek, okunacak, fikirlerinden yararlanılacak. sevgiler.

çok uzun yazmıycam.

HBBA reyiz!

diycem gidicem.

bugün hava yine çok güzeldi izmir'de...körfezde günbatımına takıldı gözlerim sigaramdan bi fırt daha çektim hbba...

Açıkcası çok iyi anlatmışsın. Senin adına sevindim. Kitabın çıksa da mutlu olup alır okurduk, çıkmasa da burdan seve seve okuruz ne olucak yani :)

Bir şekilde kelimelerle oynamayı seven, yazı yazmaktan keyif alan her insanın hayalidir kitap yazmak. Kimisi tüm hayatını bunu planlayarak geçirir adeta buna zaman/zemin hazırlar, kimisi de anlatılacak herşeyi yaşadığına kanaat getirdikten sonra tuşların başına geçer falan filan. Hele de blog gibi geri dönüşümü olan bir ortamda yazıyorsan "abi süper ya sen bunları kitap yapsana, milyon satar allama" diyen bir ton piknik tüp, aklında olmayan adamın da aklına sokar(köşede bekledim lan kaç defa, gizlice gözledim bunları kitaplar çıkınca,almıyorlar).

Ben başından beri "vay be" diyorum kitabı çıkacak blog yazarlarına. Nasıl yapacaklar? Helal olsun. Ben değil kitap gibi olay/fikir örgüsünden oluşan kompleks bir yapı oluşturmayı, ısmarlama yazı bile yazamıyorum. Kilitleniyorum. Blog kolay yine, o gün başka bir dala atlarsın bugün başka. Kitap bambaşka bir motivasyon gerektiriyor.

Bazen bir yazının sadece yazılmış olması bile bir"şey". Bunu kaç kişinin okuduğu, kaç kişiye ulaştığı biraz yazanın egosu kadar, çok az bir kısmı da yazının konusu kadar önemlidir. Sen yaz, at onu sisteminden senden çıksın. Blogda da yazsan illa ki biryere varacak, olmadı kendi etrafında dönecek.

Bence bu seri "her blog yazarına bir kitap kampanyası" gibi değil de, zaten aklında parlak bir fikri olan, kitap yazıcak doluluğa gelmiş ve bunu isteyen blog yazarına imkan sunulması şeklinde olmalıydı. Bana bi kitap lazım o da hazır bloglar bu kadar gündemdeyken lazım anlayışının sonucu birkaç sene sonra Migros sepetlerinde hepsi 2lira etiketiyle satılan kitapların arasına birkaç tane daha atmaktan başka bir işe yaramaz.

Dizüstü Edebiyat'tan sadece Pucca'yı okudum. Çok beğenmiştim. Senin de kitabını okumayı çok isterdim ama olmadı demek. Vardır bildiğin. Blogları okumaya devaaammm diyoruz o zaman.

a.k blog yazan adamın kitaple ne işi olur a.k pdf yazın

ben hala o "şey"i bir heves bekliyorum. HBBA olarak değil de başka bir adla çıkar, başka bir yayınevinden çıkar, yıllar sonra çıkar.. ama çıkar. oturduğum yerden bi de selam çakıyorum sana ayrıca.

sevdiğim filmlerin,müziklerin,gittiğim ve benim için benim keşfim olan kimsenin bilmesini istemediğim mekanların ve bunun gibi şeylerin çok bilinmesi birden popüler olmasını hiç sevmedim. Sanki artık benim değilmiş gibi özel değilmiş gibi olup değişime de uğrar diye eski tadı hazzı keyfi alamam diye endişelenirim. Zaten blog aleminin en popülerisin ama en baştan itibaren takip ediyorum seni bir arkadaşımın tavsiyesi ile... Kitap çıksaydı böyle olur mu diye geçti aklımdan bir an.. Bu yazınla hem aklımdan geçirmiş olmamla bana hem de benden daha da ileri fesatlıkta düşünen-ki ben sadece aklımdan bi an geçiren bir okuyucunum- düşünen kişilere güzel bir cevap oldu.
Samimiyetine yakışır, adam gibi derler ya öyle işte adam gibi yazmışın. Seni seviyoruz bizimle kal ama bizden de mahrum etme samimiyetini.
Sevgiler

ayrıca en çok da hayal kırıklığına uğramana üzüldüm,
hayat işte umduğumuz gibi gitmiyor her zaman. üzülme, napalım kısmet değilmiş. Nereden bilecektin .

"a.k blog yazan adamın kitaple ne işi olur a.k pdf yazın"

epic

Mia Wallace en güzelini söylemiş...

lakin kitap da iyiydi be :) bizim için yani. iyi olacağına inancı olan insanlar alacaktı mesela düşünsene. nası bi güven vermişsin insanlara :)

iyi böyle...

sahte hesaplarından millete demediği kalmayan pucca samimi bulunup, kendi halinde bi insanı delirtip küfür ettirip yayınlıyorlar bunu. sonra o insan şan şöhret budalası oluyor. hepiniz aynı mide bulandırıcılıktasınız. başta pucca.

buna da hastayımdır ha, "kendine küfür ettiren"

teee...

midesi filan bulananlara da bi önerim var;

block filan geçtim de, orada bi X düğmesi var. basıverin!

herkesin her dediğini ciddiye alır da sinirlenir ya da üzülürseniz girmeyeceksiniz arkadaşım net dünyasına. bu kadar basit...

Blog okumayı seviyorum ama Murat Menteş,Murat Uyurkulak,Hakan Günday falan dururken Pucca'nın kitabının en çok satanlar listesinde olması sinirimi bozuyor açıkçası.Blog yazarları para kazanmak istiyorlarsa reklam alsınlar bloglarına,ülkemin zaten olmayan edebiyat kültürünün içine etmesinler bence.

Blog okumayı seviyorum ama Murat Menteş,Murat Uyurkulak,Hakan Günday falan dururken Pucca'nın kitabının en çok satanlar listesinde olması sinirimi bozuyor açıkçası.Blog yazarları para kazanmak istiyorlarsa reklam alsınlar bloglarına,ülkemin zaten olmayan edebiyat kültürünün içine etmesinler bence.

@Adsız
sen beğendiklerinin bi listesini ver bize. onlara para kazandıralım.

bi teeeee mantığı daha işte.

Üzüldüm ya. Keşke kitabın çıksaydı. Senden bi hatıramız kalırdı işte. Sağlık olsun. Sen buralarda var oldukça okuruz biz seni :)

hbba sen niye alındınki bu fake olayına kimse sana bi şey demedi ki. tek fake hesap kullananın pucca olduğunu herkes biliyor milletin siniri ona sana değil. keşke yazsaydın kitabını çöp yerine gerçek yazı okurduk.

Aferin.

sırf sen ve samihazinses varsınız diye seriyi takip ediyordum. ama iyiki devam etmedin bu yaptığınla gözümüzde bir kat daha büyüdün.

Blog alemine daldığımdan bu yana düzenli olarak takip ettiğim bir tek sen vardın ve bu davranışımın ne denli doğru olduğunu şu an yeniden anladım.

Kitabının çıkacağı günü sabırsızlıkla ve merakla bekliyordum açıkçası.Kitap projesine vazgeçmen beni hayal kırıklığına uğratsa da sebebi bu olunca seni takdir etmekten kendimi alamadım.Şu blog alemindeki şu sanal alemdeki en gerçek insanlardan birisin vesselam.
Ama yine de isterdim kitabını çıkarmanı,sana geçenlerde debahsetmiştim,kitabım çıktığında arkadaşım alacaktı bana kitabını.Ben samihazinsesin kitabını aldığımda ona vermeiştim o da senin kitabını alıp bana verecekti.
Son olarak eğer yazdığın şeyleri silip atmadıysan blogta paylaşta neler yazmışsın bakalım,merakımızdan çatlamayalım :)

sevindim, ne yalan söyleyeyim.

Keşke okuyabilseydik kitabını, ama umarım böylesi de iyi olur :)

İyi bir oluşum oldugunu düşünsemde hiç birini okumadım, okumaya niyetliydim ama samimi buldugum yorumlarını okuduktan sonra niyetim sıfıra indirgenmiş bulunmakta. Seni ne cok uzun zamandır takip eden biriyim nede herbokubilen adam nickli sahsiyeti tanıdıgımı iddaa edebilirim ama yazıların bana gayet samimi geldi ve bana göründügü gibiyse eger gerçekten 'adam'mışsın.
Sen ve senin gibilerin var oluşunu koruması dilegiyle, saygılarımı sunarım.

Bu olayın bu raddelere varacağı, nihayetinin böyle olacağı çok öncelerden belliydi elbette ama eleştirmek bize düşmezdi. Oluşumun içinde yer alanların ya da yer almak için münasip yerlerini yırtanların bu gerçekle yüzleşmeleri gerekiyordu. Sen bu oluşumun şövalyesiydin dostum. Bir şövalyeye yakışan asil davranışınla dimdik buradasın işte, olman gereken yerde aramızdasın. Biz seni sevdik, kitabın olup olmaması bunun için ölçü arzedemez. Sen zaten kitap gibi adamsın, salla gitsin gerisini. Dediğin gibi biz içimizden geleni yazan insanlarız, farklı amaçlar için götünü başını yırtanlar dert etsin gerisini. Biz aşkımızı yaşamaya, yani hep yazmaya devam edelim yeter.

Şu iğrençlikten sonra en iyisi olmuş çıkman. Kitabına verdiğim paraya acıdım pinkfreud'un. http://twitpic.com/3ymm29

kitap yazarsın yazmazsın bilmem, dikkatimi çeken şu oldu hbba, o kdr güzel yazıların varken onlara ancak 15-20 yorum yazılıyor (kendi blogumda bu tepkiyi de alamıyorum en fazla 3-5), dedikoduluk, oh iyi olsunluk, hır çıkacak, malzemelik bir yazı olduğu zaman yorumların ardı arkası kesilmiyor.. Yazıyoruz; ama ne okunuyor,ne algılanıyor, okuyanın ne kadarı hakikaten aynı bakış açısında bilmiyorum. ben de kimse okumasa bile, "kendimi" biriktirmek için başladım yazmaya, ne olduysa olmuş bilmiyorum;ama yaptığın analizler sonucu doğruyu seçtiğini düşüyorum.. Eğer bir "şey" yazacaksan günün birinde, tam zamanında ve istediğin gibi olur bence, merak etme.. J.

Çok kral adamsın yemin ederim. artık iyice mide bulandıran dizüstü edebiyat'tan ayrıldığına çok mutlu oldum. takipteyiz.

şu puccanın sahte hesap olayı nedir bi açık olsanız. hayır sürekli bu laf dönüyor da. kitabı beğenenler iyi, beğenmeyen, olumsuz eleştirenlerse ya puccanın fake'i ya da cahil cühela takımı öyle mi? 2 gazeteci kadın eleştirdi bu kitabı, yazım hatalarıyla dalga geçti pinkfreud. onlar da mı puccanın fake'i? fake değillerse de pucca yazdırmıştır o yazıları zaten tabi ya, pardon. oben budak beğenirken iyi, beğenmeyen olunca vurun kahpeye. twitterdan bi kız kitabı olumsuz eleştiren bi yazı yazdı, aynı şekilde ona saldırıldı, aşağılanmaya çalışıldı. facebook iletilerinde pucca için alenen "ruh hastası" tabiri kullanıldı, sonra hop silindi. dizüstü edebiyat sayfasında yine kitaba dair bişi yazan biriyle alay edildi. en son kitaptaki pucca esintisini dile getiren bi kıza ağzıdan salyalar saçılarak "şu orospuyu şikayet edin elimde kalıcak yoksa" tarzı linç başlatıldı, çeşitli yerlerden kan alma tehditleri yöneltildi. bütün bu insanlar fake dimi? aynı mantıkla yaklaşıcak olursak beğenenler de pinkfreudun fake'i diyebilir miyiz o zaman? kafalar çok güzelmiş gerçekten. şu son olaydaki mesajlarda bu denli deliricek şeyler görüyorsa bu kendi halindeki insan, söylenen herşeyin doğru olduğunun farkında demektir, kuyruk acısına tuz basıldığı için bu kadar saldırganlaşmış demektir zaten. bu yorumu da mazallah puccanın fakei olmakla itham edilmiyim diye üşenmeyip login olup kullanıcı adımla yazdım.

çok mantıklı haraket... bu durumda en doğrusunu yapmışın hbba..

Bu yorum yazar tarafından silindi.

İyi yaptın. Güzel yazılarını çirkinlikleriyle gölgelediler. Sen bu yolda olmadığın için her zaman daha samimi bilineceksin. Kalemine kuvvet.

Bakiniz ve siz yorumlayiniz http://twitpic.com/3ymm29

twitter'ı ilk açtığım zaman kendi çapımda takılan arkadaşlarım tarafından followlanmış ve onları followlayan biriydim.Sonra birgün bu son kitabı çıkaran şahıs followladı beni ve bende onu followladım yazılarını okuduktan sonra ve puccayla yazışıyorlardı arada ordanda puccayı tanıdım sonra bu beni unfollow yaptı bende onu unfollow yaptım.Böyle followers edinip "fenomen" olmaya çalışıyor insanlar yazık.Sonra bu dizüstü edebiyatı olayları çıktı seni tanıdım ve iyi ki tanımışım.Ve gerçekten dediğin gibi artık insanlar abuk subuk şeyler yazıp komik olup çok rt alıp ünlü olma bu dizüstü edebiyatına girme çabalarında gerçekten bu çok üzücü.

Senden beklenen buydu. Umarım hep böyle devam edersin.

PuCCaa ilkti ve onun türevlerinin artması doğal:) HBBA seni blogunla tanıdık ve kitaba ihtiyacın yok. Zaten adından anlaşılacağı üzere sen belli bir konuya değil her olaya değiniyorsun:)

Ciddi anlamda samimisin,dili kullanımın insanın kişiliğine ve algı yapısına göre değişşir. Kimi "Çok acımasız yazıyor" der kimi "Çok samimi ya" der. Bu çelişkiler olduğu için ve farklı olduğun için seni takip ediyorum, Pucca'da biraz önce twitter'da açıkladı dizüstü edebiyattan ayrıldığını. Ne kaldı ki ? Yazan yazdı yazamayan yazamadı.
Sen nasıl eğlenirken eğlendireceksen öyle yap bence :) -ki yolunu da seçmişsin. Tebrik ediyorum,başarılarının devamını son süratle dilerim :)

Olur öyle... Bişey yeni çıkar, uygulamanın başlangıcında biçok şey oturmaz, her heveslisi bi yerinden çekiştirir yamuk yumuk bi hale getirir. Sonra ilgi azalır, fikrin temeli sakinleşip silkinir, olmak istediği hale nihayet gelir, olgunluğa erişir.

Umarım bigün bu dizüstü edebiyat şeysi parça pinçik toz bezi olmadan durulur da senin olgunluğuna, iddialı mütevaziliğine yaraşır bir zemin hazırlar.

Zira Decameron benzetmesini gördüğüm andan beri okuma fikri 10 kat daha fazla heyecanlandırdı beni :)

Ama dizüstü, ama yastıkaltı...

pucca ve sami'yi okudum bi tek. bloglarını da baştan sona zevkle okumuştum zaten... senin kitabın çıksaydı okumazdım sanırım. blogunu da okumuyorum pek. biraz sıkıcı geliyor sadece, sebep bu. ama saygıyı ve övgüyü hak eden ciddi, net bi duruşun var. bu hoşuma gidiyor. bu duruşa uygun bir karar almışsın. diz üstü edebiyat işin ticaretinde artık.yenilikti yaptılar. ama tadında bıraksalar iyi olacaktı...

seni uzun uzun okumadım. Neden okumadım, çünkü sende "kendini önemli hissetme hastalığı" var gibi gelmişti bana, ve bu hoşuma gitmemişti. Herkesin seni şişirdiğini düşünmüştüm. Ama bugün yanıldığımı düşünüyorum. Sonra şu decameronlamak istemenden de, derdi olan bi herif olduğun, söylemek istediklerin olduğunu çıkararak "kurum kurum kuruldum, blogları doldurdum" kafasında olduğunu düşündüm. İyi bu. Yazarsan kitabını ve doğru dürüst, saygın bir yayınevine bastırabilirsen, alıp okurum.

Gelelim konumuza. Biri RT etti dizüstü edeb. dağıldığını, ben de merak ettim kim yediği kaba pisledi?

Senin bu işlerle alakan olmamasına gerçekten sevindim. Neden sevindim, çünkü yazar olmak o kadar kolay değildir. İki seviştim, üç pisliğe yattım, fake hesap alıp anasını ağlattım gibi çürük zihniyetlerle ancak ticaret yapılır. Ve bu ticarete alet olanlara SANATÇI değil ZANAATÇI diyebiliriz. Gözümde hiçbir dizüstü edebiyatçı gerçek birer yazar değillerdir. Sadece eğlence için tüketilecek birer dozluk patlayan şekerdirler. Mide de bulandırırlar. Tam beklediğim hareket oldu.Büyük bir başarı bence bu: Her şeyi yok etme gücü...Bir takım kısır duyguların, kötücül varoluşların kindarlığa sürüklediği benliklerin oyunları; oyunlarla yaşayanların sahnesi nihayet çöktü. Beter olsunlar. İyi ki orda değildin ve ben şu anda senden tiksinmiyorum. kiss u.

pucca'nın yazarlığı konusuna getirilen eleştirilerin eski sevgililerine yaptığı pislikleri yazıyooo, ağda yazıyooo, insanlar bunu niye okuyooo, edebiyat bu değil, ıyyy midem bulandı kalıbından öteye gidememesi beni benden alıyo. bi de şöyle düşünülse, kız bu kadar dandik şeylerden bahsetmesine rağmen okutabiliyo. sen de sevsen de sevmesen de, dalga da geçsen alay da etsen okuyosun. ama sen kendi hayatını yazsan kaç kişi ilgi duyar ve okur? istersen dünyayı kurtar, 3. dünya savaşını başlat, istersen uzaydan keşif için gönderilmiş bir uzaylı ol, dünyanın en ilginç hayatını yaşa, eğer yazma kabiliyetin yoksa okunmaz arkadaş. kız ağdadan tut kabızlık mevzuunu bile öyle bi akatarbiliyor ki, herkes okuyor. öyle ki, bakınız taklitleri bile çıktı. ayrıca bu kadar yüksek bir edebiyat beğenisi mevcut herkeste, ne yazık ki zevk alarak okuyabileceğiniz, yüksek beklentilerinize hitap eden kitap sayısı 1 elin parmaklarını geçmez. o nedenle ikide bir pucca için amaaan şunun yazdığı şeye bak demek komik.

hbba kardeşim bi sataşma var gene burda.üzüldüm valla. napçaz bunları böyle. bu ne sığlık. http://tumblr.com/xnc1ij4rxx

Alkışlarla yaşıyorum.... <3

kitaplı ya da kitapsız, seviyorum lan seni

OKUYUN Bİ DOSTLAR!!!
http://mayoneziseverim.tumblr.com/post/3297309045/dizustu-edebiyat

Bence gayet doğru bir karar vermişsiniz. Yazmak bireysel bir çabadır ve bence sadece yazmak için olmalıdır. İçine amaçlar, kaygılar ve hedefler girdi mi çok sıçıyor. Nitekim Dizüstü Edebiyat da lağıma gitmiş.

böyle de bir şey...
http://bit.ly/etdOzB

http://bit.ly/hbTbfh

şaşırmadım

nasıl mı çok okuyucu çekerim bloğuma...


valla ben de bilmiyorum,bilsem kelimi ilaca sürttürüp kıvılcım çıkarırdım inan.

aman şunu demek dikkat çekebilir>

Onların niyetleri yazar olmak değildi
Onların niyetleri ünlü olmak değildi
intikam için
içlerini boşaltmak için
Sevgili bulmak için
“ekmek” çıkarmak için
küfretmek için
itiraf etmek için
söyleyemediklerini söyleyebilmek için
Anlaşılmak için
Öfkelerini kusmak için yazdılar ...

Onları bloğumda yaşatmak için...

dosdogru ve kararli insanlari seviyorum.. ve seviliyorsun HBBA bilesin.

çok beğendim seni/blogunu/yazılarını -hepsini tabiki okumadım- twitterda da takip edeyim bari olmadı, görüşürüz:)

Çok teşekkürler bilgileriniz çok işimize yaradı. Macbook Servisleri olarak minnettarız.

adamsın gerisini aldırma ;)