Kısa Kısa 12
Posted by her boku bilen adam | Posted in kısa kısa | Posted on 01:13
Tecavüz eden kadar dekolte giyenin de suçu olduğunu belirten bir açıklama yaptı İlahiyat Profesörü Orhan Çeker malumunuz. Sonunda da kıyamet koptu tabi. Ama bunda koparılacak bir kıyamet göremiyorum ben şahsen. Eşeğe bile tecavüz edilmesinin espri konusu olduğu, "Fatmagül'ün Suçu Ne?" geyiklerinin(!) aylarca yüzleri güldürdüğü, Barış Gelini'nin beyaz gelinliğinin kana bulandığı, futbolda bile alınan galibiyetlerin "Tecavüz" diye kutlandığı yerde bu dekolte açıklamasının bu kadar tepki alması idi beni asıl şaşırtan. Şaşırdığımız kadar samimi miyiz acaba?
***
Diana Taurasi rezaletine sadece Fenerbahçeliler değil "Ben sporseverim" diyebilen herkes tepki vermeli üzerindeki formayı çıkarıp. Sadece Fenerbahçe'nin olası bir Avrupa şampiyonluğu değil aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük kadın basketbolculardan birinin kariyeri tehlikeye atılmıştır bu skandalla. Kaldı ki bu akşam Orhan Şam da aklandı ve bu rezaletin sadece Taurasi ile kalmadığı ortada.
Olayın ne olduğunu bilmeyenler Papazın Çayırı Blogu'ndaki şu yazıya göz atabilirler.
***
Fenerbahçe'nin kadın voleybol maçını izliyorsun diyelim; ya da erkek basket takımı zorlu bir deplasmanda destansı bir galibiyet almış, sen de buna sevindiğini belirten bir şey yazıyorsun. Sen bunu yazınca "İnönü'de koyacaz size, Young Boys nasıl koydu size, 2-2 mi 2-2 mi ehehehe" yazan insanlar var ciddi ciddi. Ha bu modellerin "6-0 koyduk 6 tane 6 muahahah" diyen modelleri de bizim tarafta mevcut. Yani gerçekten de bu nasıl bir kafa, bu nasıl bir taraftarlık anlayışı ben kavrayamıyorum.
***
Karşıtı olduğun birini, bir tarafı, görüşü eleştirince kendi tarafından da bir şeyleri örnek vermek zorunda olmaktan nefret ediyorum. Ama malesef bizde böyle bir durum var ve bu refleksimiz olmuş. Mesela ben Quaresma'nın tekmesini eleştireceksem cümleme mutlaka Emre Belözoğlu'nun da ne kadar çirkef bir adam olduğunu söyleyerek başlamak; Ankara'yı eleştireceksem "İzmir'de de şunlar var" diye hemen araya sıkıştırmak zorundayım. Yoksa samimiyetim sorgulanır, yoksa o eleştirdiğim şeyi eleştirme hakkını bulamam. Yani illa önce "ne ayak" olduğumu belirtmem lazım.
***
Papağan Reyiz ve Baykuş Reyiz flashları her derde deva. Tavsiye ediyorum.
***
Geçen cuma akşamı eve giderken sokağın başında toplanmış bir grup ergen tarafından yumurtalı saldırıya uğradım. Yumurtayı atıp kahkahalar eşliğinde kaçtılar. "Ne oluyor lan" diye bağırsam da pek bi işe yaramadı bu serzeniş. Zaten korumalarım da izindeydi o gün. Bu arada kendimi çok önemli hissettim. Ayrıca Egemen Bağış ve Burhan Kuzu'ya da aşk olsun. O kadar da kötü bir şey değilmiş.
***
Behzat Ç. Türk televizyonlarının gördüğü gelmiş geçmiş en muazzam antikahraman, dizi ise sadece son yıllarda değil tüm zamanlarda yapılmış en iyi 4-5 diziden biridir bana göre. Önyargıyla yaklaşıp 3 haftada tüm bölümlerini izlemiş biri olarak söylüyorum bunu. Kitabını okumadığım yazarlardan biriydi Emrah Serbes. Dizisi böyleyse kitapları nasıldır bu hikayenin diyerek okumaya başlıyorum onları da.
***
''Kendisine inanmamayı bırak; taşlayanlara bile dokunmayan bir peygamberin dininden olduğunu söyleyenler''
Aman hebebea... Bunu hep yapıyorsun! Bırak bu işleri!
taurasi olayında renkler bir kenara bırakılıp destek olunmalıdır ve tepki gösterilmelidir.
ayrıca şöyle bir site kurulmuş.
www.comebackdiana.com
eğer bilmeyenler, duymayanlar varsa diye ekleyeyim dedim.
Son zamanlarda söylenen,yazılan,çizilen herşeye ifade özğürlüğü diye savunma yapıyorlar.
Bütün saçmalıklar özgürlük adı altında toplanıyor.
Hey özgürlük dedikleri şey bu olsa gerek.
Ben tv izlemeyi şans eseri bıraktım zaten spikerlerin sözde tarafsız yorumlarını yada haber v.s. sunuşlarını izlemek eziyet olur hale geldi. Gel gelelim seninde bahsettiğin bu kör zihniyetten uzun süre kurtulabileceğimizi sanmıyorum çünkü düşünüp tartmak bu memleketin evladına zor geliyor. sunulanı almaksa kolay
"Karşıtı olduğun birini, bir tarafı, görüşü eleştirince kendi tarafından da bir şeyleri örnek vermek zorunda olmaktan nefret ediyorum. Ama malesef bizde böyle bir durum var ve bu refleksimiz olmuş. Mesela ben Quaresma'nın tekmesini eleştireceksem cümleme mutlaka Emre Belözoğlu'nun da ne kadar çirkef bir adam olduğunu söyleyerek başlamak; Ankara'yı eleştireceksem "İzmir'de de şunlar var" diye hemen araya sıkıştırmak zorundayım. Yoksa samimiyetim sorgulanır, yoksa o eleştirdiğim şeyi eleştirme hakkını bulamam. Yani illa önce "ne ayak" olduğumu belirtmem lazım."
FAŞİZM KONUŞMA YASAĞI DEĞİL SÖYLEME MECBURİYETİDİR. Yukarıdaki gözlemin faşizmin ne kadar hayatımıza ve iliklerimize işlediğinin açık kanıtıdır.
artık insanlar bir spor klübünü bile faşizan duygularla seviyor ve bu tip mecburi söylemleri yerine getirmeyen insanın yerine göre hayatı bile tehlikeye girebilir.
Şaşırdığımız kadar samimi miyiz acaba?
Bu dur...
alex alex alex başka söz söylenemez türkiye gelmiş geçmiş en efendi en kişilikli futbolcudur... hollandalı pierparem ile birlikte