Ayın Yazıları 4

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 21:54


Önceki 3 neredeydi dediğinizi duyar gibiym.

Efendim şöyle ki , bu seri zamanında "Haftanın Yazıları" başlığı ile başlamıştı; ama her hafta onlarca blogu gezip okumak, üstüne üstlük en az 7-8 kayda değer yazı bulmak bendenize zor geldiği için bunu ayda bir yapayım dedim ve ortaya bu başlık çıktı.

Fazla lafı uzatmadan geçen ay bloglarda gözüme çarpan,diğer yazıların arasından sıyrılan; kısaca ayın yazısı olan yazıları paylaşmak istiyorum.

Sırada 4.HBBA Oscarları :

10 - Beynelmilel İzmir Fuarı - Masada Boş Bardaklar

İzmir'de doğup büyüyen bir çocuk için Fuar Zamanı kadar heyecan verici başka bir şey daha yoktur.


Ben çocukken her yıl en az bir büyük kavga eden ve birbirleriyle hiç geçinemeyen aile fertlerim için Fuar Zamanı, Barış Çubuğu içilen tek zamandı sanki.Eski fotoğraflar ortaya çıktığında tüm ailenin Ertem Eğilmez filmi gibi poz verdiği tek fotoğraflar da Fuarda çekilmiş fotolardı.

Fuar zamanı yaklaştıkça kardeşimle adeta geri sayıma başlar,hangi gün gideceğimizi, ne yiyeceğimizi, lunaparkta nelere binip, hangi hayvanları göreceğimizi hayal ederek geçerdi koca yaz. Ardından o muhteşem gün gelir; tüm aile Fuarı tavaf ederdik sabahtan akşama kadar.
Çimlerin üzerine serilip anneannemin yaptığı sandeviçleri yer (sandviç değil sandeviçti onlar) , paraşütten atlayanları izleyip, dayımla teyzemin "sen atlarsın ben atlayamam,bende etek olmasa atlardım" kapışmalarını çocuk neşesi içinde izlerdim.


Masada Boş Bardaklar Blogunda işte bizim Fuarımızın ufak bir tarihçesine değinilmiş.Üstte bahsettiğim zamanları hatırlattı bana bu yazı.İstanbul'da yaşayan Türkiye'nin, 1 aylığına İzmir'e misafir olduğu zamanları..

Şimdi bitti gitti fuar da..

9 - İlk Defa - ddarko

Listenin en garip yazısı ile karşı karşıyayız.

Aslında bu tam anlamıyla bir yazı da sayılmaz ya da ben bir kategoriye sokamadım tam. Blogunu okuyan birinden aldığı bir mail üzerine bir kaç kelam etmiş ddarko.


Sevimli bir serzenişle beraber isminivermekistemeyenbirhayranına teşekkür mahiyetinde bir kaç söz..

Hoşuma gitti benim.

Ayrıca kendisinin sıkı bir takipçisi olduğumu da buradan belirtiyorum.

8 - Saturation - Eksensiz

Sıra geldi bu ödülün müdavimlerinden birine.

Efendim diyorum Eksensiz roman etkisinde yazıyor, okurken çok güzel bir tat bırakıyor diye ama bu sefer durum farklı.

Kendisi bu yazısında bana göre ortada hiç bir ilginçliği olmayan bir olayı ,ki olay bile diyemeyceğim,alıyor bizlere harika bir öykü sunuyor.

Küp şekerden çikolatalı pasta yaratıyor tabiri caizse.

Bir de ilginç bir şeyler gelse başına kimbilir neler yapacak bu kız.

7 - Ey Ö$gürlük - Çekme Kaset


Şu ülkede Sol deyine,o SOL kelimesinin belki en çok hakkını veren adamlardandır Zülfü Livaneli.Ama o da sonunda bazı şeylere yenik düşüp Vodafone'un reklamlarında "Özgürlük" şarkısının kullanılmasına izin($) verdi.

Bu konuya pek çok açıdan yaklaşabiliriz. Ben açıkçası reklam yapılan firma savunulan görüşe çok ters olmadığı sürece çok da yadırgamıyorum bu durumları.Ki bu örnekte fazlasıyla ters..

Çekme Kaset ise olaya daha ilginç bir açıdan yaklaşarak daha önce şarkısının reklamlarda kullanılması hayretle karşılananlardan bir liste yapmış.

İncelemeye değer bir liste olmuş.


6 - Kına Gecesi ve Düğün Çemberi - Bilir Kişi Raporu

"Anne ile pazara gitmek" kadar korkarım düğünlerden."Düğün Fobisi" diye bir şey varsa ona tamamen sahip olanlardan biriyim diyebilirim.


Bilir Kişi Raporu nam-ı diğer DiziGünlükleri düğün konusunu ele almış yazısında.Adeta iskeletini çıkarmış düğün kaosunun.Gayet eğlenceli ve hoş bir yazı olmuş.Ayrıca benim "Gelin Başı" faciasından da bahsederek al da at dercesine verdğim pası gole çevirmiş.

BilirKişi olarak ilk ödülü olduğundan dolayı kendisini tebrik ediyor,kendisine Bedük'ten Automatik şarkısını armağan ediyorum.

5 - istesem o dakka yazmayı bırakırım ! - Siminya

"Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığı için yazılarına ara vermiştir"

"İşlerimin yoğunluğu sebebiyle cevap veremeyebilirim"

"Bazı özel sebeplerden dolayı bir süre bloga yazı ekleyemeceğim"

Bu ve bunun gibi örneklere aşinayızdır hepimiz ama , bu yazıdaki kadar eğlenceli bir ara verme,cevap verememe durumuna daha rastlamadım.


Basit bir "uzaklarda bir yerlerdeydim,yorumlarınızı yayınlayıp cevaplayamadım" yerine öyle bir yazı yazmış ki Siminya okurken iyi ki o arayı vermiş diyorsunuz.

4 - Top 10 Türk İnternet Yorumcu Klişesi - Flying Dutchman

Uçan Hollandalı'nın olmadığı bir "Ayın Yazıları" serisi 10 numarasız bir futbol tartışmasına benzerdi herhalde.


Dutchman ve ekibi bu sefer son yılların kanayan bir yarası olan ve aslında en kısa zamanda el atılması gereken bir konuya; Türk internet kullanıcılarının yorumculuk kimliğine bir bakış yapmış.

Özellikle internet yaygınlaştıkça ,her kafadan bir sesin çıktığı ülkemizde bazı kafaların ses yerine neler çıkardığını görmemize neden olan bu yorumculuk işini öyle bir özetlemiş ki okurken hak vermemek,kahkaha atıp bir yandan da sinir küpü olmamak mümkün değil.

Youtube'da Leman Sam'ın "Anladım" şarkısının bile altına "Ne kadar Fenerli Varsa A.... S....." yazan insanların yaşadığı memleketimizde bu konu hakkında en kısa zamanda bitirme tezleri de yazılması gerekiyor.

*Yazdığım bir yazının altına sadece "Bak dalgana" yazan arkadaşa da burdan selamlarımı yolluyorum.

3 - 2004 - Ey Hafıza! Kanıyor Ne Varsa Süzdüğün...


12 yaşına kadar kendi anneme anne demedim,diyemedim çıkmıyordu ağzımdan.Alışık değildim çünkü.Benim annem anneannemdi.Ona öyle hitap ederdim.2005'in 21 Ağustos'unda çekip gidene kadar da öyle kaldı benim için.Anne deyince ilk aklıma gelen O'ydu.

Huysuz cadı kadının tekiydi aslında;hatta öz annem ona ne kadar çektirdiği konusunda neler anlatırdı ki çoğuna şahit de oldum.Ama bana başkaydı.

Siz bir insanın son isteği olmak nedir bilir misiniz ?

Ben bilirim işte.

Onun son isteğiydim ben.Bu hayatta son kez görmek istediği kişiydim.Ne oğlu ne de 3 kızı,ne kocası ne de diğer 5 torunu..Beni görmek istemişti,benim elimi tutmak..

İşte bu yüzden konu ANNEanne ise benim için akan sular duruyor.

Benim için 2005 olan bu yazının başlığı Winston Wolf için 2004 olmuş.


Hem onunkini hem de kendi "Anne"mi hasretle anıyorum bu yazı vesilesiyle..


2 - Pippa Bacca'ya Mektup - Kadınlar Yazıyor - Ceset İzleri

Barış için yola çıkan bir gelin vardı..bir kadın bir insan..


Gelin olarak çıkmıştu bu yolculuğa çünkü gelinler kutsaldı,kimse dokunmazdı onlara..O yüzden beyazdı gelinlikler..Beyaz güvercin rengindeydi..

Ama güvercinlere de dokunulan bir yerden geçerken o gelinliğin beyazlığı kalmadı..

Televizyonda komedi filmi görüntüsü ile verildi haberi güvercinlere tahammülü olmayan insanalr tarafından...
*Daha önce kendi blogunda yayınladığı bu yazıyı bu sefer Kadınlar Yazıyor'a koymuş Cesetİzleri.Ben ilk kez orada okuduğum için geçen ayın yazılarında değerlendirdim.


ve bana göre geçen ay okuduğum yazılar arasında en iyisi...ayın 1 numarası

1 - Narin Konuların Narin İnsanları - persona noN grata

"Hümanistim ama kürtler ölsün ağbi,insan değil ki onlar"

"Milliyetçiyim ben Atatürkçüyüm,beğenmeyen s.ktirsin gitsin"

"Tabi ki darbeye karşıyım ama ordu da yeri geldiğinde sesini çıkarmalı hocam"

"Ya ben özgürlüklerden yanayım tabi ki kimse kimse kimseye karışmamalı,ha türban mı bak ona karşıyım ağbi o ne öyle"

Tezat Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz biz.Bu tezatlarla yaşarken de savunduğumuz ideolojilerin,inandığımız değerlerin en yakınından bile geçmeyecek şeylerin altına imza atıyoruz hep.

Türbanlı öğrencileri dini simge diye hak ettikleri okullara almayıp,derse iftar nedeniyle ara veren profesörler var bu ülkede.

Darbe savunculuğu yapan solcular, kendi halkının insanına soykırım yapmak isteyen milliyetçiler, sübyancılık yapan dini bütünlere dönüyoruz.

Bir görüşü bir inancı bir ideolojiyi savunurken önce tam karşısında ne olduğunu bilmek gerekiyor bana göre.

Marks okumamış biri sağ görüşlü olmamalı,tıpkı Hitler'in neyin nesi olduğunu bilmeyen birinin solcu olamayacağı gibi benim inancıma göre.

Neyi savunduğundan önce neyin karşısında olman gerektiğini bileceksin ki sonra o karşısında olduğunu sandıkların gibi davranma.

İşte bu yazı da aslında çok alakası yokmuş gibi gözükse de bunu anlatıyor bize..En azından ben bunu gördüm bu yazıda.

Aşağıladığımız,dışladığımız insanların ne hissetiklerini görmemiz,bilmemiz gerekiyor..


...işte Ağustos ayının en göze batan yazıları bunlardı benim için.

Her zamanki gibi kişisel bir listeydi..Yazan, okuyan , fikirlerini en açık şekilde dile getiren herkese teşekkür ediyorum bu ay için de.

Comments (6)

Öncelikle şaşırdığımı söylemeliyim.Hatta uzun zamandır bu kadar çok şaşırmadım ben. Ayın yazılarını yavaş yavaş okuyarak aşağılara inerken insan kendi yazısını görünce epey şaşırıyormuş meğer.

Teşekkürler HBB... Ben o yazıyı öyle kötü bir günde yazmıştım ki, sonra da kendime yazdığım için öyle çok kızmıştım ki... Anlaşılmama korkusu beter bir şey ..

Ben burada bir yazımı gördüğüm için değil, "bu yazı"yı gördüğüm için mutluyum. Biri benim ne demek istediğimi anlamış. Gerçekten teşekkürler...

Son olarak listendeki diğer yazılar da çok hoş.Bazı blogları keşfetmeme yardımcı oldu:)

Diğer ayın seçkisini merakla bekliyorum:))

hbba,

Hiç bir numara olamayacağız galiba ne haftanın yazılarında ne de ayın yazılarında. hep 7 veya 6 numarai ayıp valla:)

Şaka bir yana, çok teşekkürler. Sen de olmasan çekilmez bu blogger dünyası :)

hımmımmıms gjdfnkfdşty şimdide istanbulda sudan çıkmış sıçan gibi dolanıyorum. bizimkiler bir laf söyler "eli işte gözü oynaşta" diye. benimde bedenim fink fink geziyor aklım bloğumda, işte ondan öyle yaptım, bloğumu özledim, anne seni seviyorum, midem bulanıyor hamile değilim ;)

merhaba, böyle güzel ve özenli bir blog'da yazdıklarımın birisinin geçmesi bile sevindirici, bir de böyle övgü almak... gerçekten mahçup oldum, tıpkı ddarko'nun yazdığı gibi, çekme kaset'in okunup okunmadığından bile emin değildim, böyle okunduğunu ve beğenildiğini görmek gerçekten moral verici.

çok teşekkürler okuduğunuz için, dikkatiniz için ve emeğiniz için. ayrıca ilk on'da daha önce denk gelmediğim en azından beş blog'a bakıp "vay be, ne güzel sayfalar varmış, ne güzel yazılar yazılıyormuş" dedirtiniz, onun için de ayrıca teşekkürler!

2004 altına yazılan yorumlara, yazının "özel bir kusma" olması sebebiyle herhangi bir cevap yazmamıştım.
ama sana bir teşekkürü çok görürsem, taş eder valla yaradan adamı:)

öncelikle hepinize tekrar teşekkür ediyorum şu blog dünyasını çekici hale getirdiğiniz ve diğer internet zırvalıklarından ayrı bir yere koydugunuz için.

a.nur,

senin yazdıgını o yazıyı anlamamak,anlamıyor olmak,anlamazlıktan gelmek bence suç olmalı.ama biz nerde ve hangi zamanda yaşıyoruz ki senin o sitemini birinin anlıyor olması,teşekkür etme ihtiyacı hissettiriyor sana.

ben teşekkür ediyorum sana tekrar ve hiç bir zaman üzülme çekinme kelimelerine kota koyma.


günlük,

ben sitemi popüler yorum'dan beklerken sitem senden geldi :) siz ikiniz gönüllerin şampiyonusun benim nezdimde.latife oldugunu biliyorum ama yine söylüyorum bu sıralama her ne kadar bir birinci ikinci gibi dereceler içerse de bu sadece yazıyı daha çekici hale getirmek ve bir nevi yazanı onore etmek adına yapılmış bir aktivite.

kısaca 7.8. oldum diye üzülmeyin.ya da üzül bana ne.daha çok çalışın daha çok yazın allah allah.. :)

ayrıca burası kral tv müzik ödülleri mi kardeşim sana torpil geçicem :) (aniden çirkefleşmek)


Siminya,

ağaca çık ağaca , ordan çekmiyor.ben ödülü de o ağacın altına gömdüm zaten orayı kaz şimdilik oyalan hem biraz.

çetin cem,

vallahi ben pek yorum yazamasam da uzun zamandır takip ettiğim bloglardan biri sizinki.ama nasıl buldum nerden denk geldim onu hatırlamıyorum.
benim sayemde de diğer güzel bloları keşfettiyseniz de ben de sevindim bu duruma.iyi bir şeye vesile olmuşum.

winston wolf,

ben sana teşekkür ederim.benim için de özel bir konu ve çok önemli bir yazıydı,çok güzel keliemelerdi benim de duygularıma tercüman olan.