Bir Toyunya Masalı - OmuzBaş Kevrenek
Posted by her boku bilen adam | Posted in gündem , politik | Posted on 07:38
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer anchorman, pireler imajmaker iken, ben dedeme “git şu saçını kestir” der, dedem saçları tek gözünü kapatır emo emo gezer iken; bir insanı tüm dünyaya bedel, bir bedeli bin bedele yeter, tüm dünyası binbir bedelle döner Toyunya ülkesinin Toyun Halkı; sağı solunda,solu sağında, yukarısı aşağıda, aşağısı yukarıda her şeyden haber alır, hiç bir şeyden habersiz yaşar gider imiş.
Bu Toyunya halkının ak koyun saflığında, kurt kurnazlığında, sürüyü kurda veren, kurdu sürüden çeken, önce “yok” sonra “var” diyen insanları, yıllarca kendilerine bir baş arar durur; Toyunya’da ne zaman bir baş seçilmek istense hep aynı Ayaklar Baş olmak ister,farklı ayaklar döner, ayaklar başa, başlar ayağa geçer, işte bu yüzden Toyunya’da baş olanlara “BaşAyak” denirmiş.
BaşAyakların yönettiği Toyunya’da bir de Omuzlar varmış ki onların üzerlerinde güç aldıkları yıldızlar olurmuş.
Bazen bu Omuzlar, Toyunyalıların seçtikleri Ayaklara “bunlardan baş olmaz” diyip üzerlerindeki yıldızları savurur, onların BaşAyaklıklıklarını düşürür, onların yerine geçip kendilerini OmuzBaş ilan ederlermiş.
Kevrenekpaş da o omuzlardan biri olup Toyunyalı Toyunların gidişatından hiç memnun olmaz,gece gündüz “ben de benden öncekiler gibi yıldızlarımı kullansam mı kullanmasam mı, OmuzBaş olsam mı olmasam, omzu bir koysam mı koymasam mı” diye düşünür gecesini gündüzüne katarmış.
Günlerden bir gün Toyunya’da artık işler iyice ters gitmeye artık ayaklar tarafından yönetilmeye dayanamayan Toyunyalılar isyan etmeye; BaşAyaklar, ayaklar alına aldıkları Toyunyalıların “Başımızda Ayak İstemiyoruz” isyanını bastıramamaya, isyanlar devam ettikçe de Toyunya’da dirlik düzen kalmamaya başlamış.
Olayları yıldızlarını parlatarak izleyen KevrenekPaş gün bugündür deyip yıldızlarını devreye sokmaya karar vermiş. “Dirlik ve düzeni sağlamak için” yönetime el, ayaklara omuz koymuş ve kendini OmuzBaş ilan etmiş.
Ama Omuzbaş olmanın da gerekleri varmış. OmuzBaşlar kendilerini OmuzBaş ilan ederken Toyunya’da ne kadar yaşayan varsa hepsine tek tek omuzu koyar, hepsini anasından doğduğuna pişman ederlermiş.
“Madem ben de omuz koyacam benimki en pisi olsun” diyen KevrenekPaş’ın da yaptığı öyle bir omuz koymaymış ki kendinden önceki OmuzBaşları bile gölgede bırakmış.
BaşAyaklara itiraz eden-etmeyen, susan-konuşan, bağıran-gıkı çıkmayan, SOLdan giden SAĞdan geçen, ortada buluşan, camiden dönen, meyhanede çıkan her kim varsa hepsini bir araya toplamış.
Kuruya-yaşa, yaşa-başa, başa-ayağa bakmadan türlü işkenceden geçirip, konuşanları susturup, susanları iyice pusturup, pusanların gözünü korkutup, korkusuzların soyunu, soysuzların başını kopartıp; o başları da omuzlara katık edip Toyunya’da düzeni(!) sağlamış.
KevrenekPaş , işkenceler bitip kanlar derelere akınca, dereler evlere taşıp, taş duvarlar bir bir Toyunyalıların üzerlerine yıkılıp da tüm Toyunyalılar olanları unutunca da artık OmuzBaşlıktan sıkılıp yerini yine BaşAyaklara bırakmış.
Yeni gelen BaşAyaklar da; her şeyi bir çırpıda unutan, 1000 yıllık geçmişi olan ama 0.001 yıl öncesini bile hatırlamayan, hatırlayanın hatrının silindiği, silenin silüete dönüştüğü Toyunya’ya hemen tekrar bir düzen kurmuş, bu düzen öyle bir düzenmiş ki daha önceki düzenleri bile mumla aratırmış. Mumla arayanların da mumları söner, artık mumu neyle yakacaklarını bile unutur hale gelirlermiş.
Koyun olmaya dünden meyilli Toyun halkında koyun olmayanlar bile hayatta kalmak için “mee mee” diye bağırmak zorunda kalır olmuşlar. Mee’lemeyi reddedenler ise havlamak zorunda bırakılırlarmış..
Artık tamamen Koyun’ların yaşadığı Toyunya’da yeni düzen öyle bir oturmuş ki Baş olmak için artık Ayak değil Parmak, hatta Tırnak olmak yeter hale gelmiş…
KevrenekPaş mı ?
O da ömrünün sonuna kadar resimler yapmış, her gece huzurla yatağına girmiş, deliksiz uykusunu çekmiş, rüyasında işkence yaptırdığı bedenleri değil, ertesi gün resmini yapacağı nü’leri görmüş….
Gökten üç elma düşmüş…
Biri bu masalı okuyana…
Biri yorumlayana…
Diğeri de ona buna yollayıp yazanın başını derde sokana…
Hay eline, diline, aklına ve yüreğine sağlık..
Tam da, Toyunya dışındaki ülkelerin okullarında okutulabilecek ve o ülke çocuklarının bir çok ders çıkarabilecekleri bir masal olmuş.
Ama, dedik ya masal işte.. Her masalda olduğu gibi, burada da anlatılanların bir çoğu hayal ürünü şeyler..
İşalah, maşalah, haşalah, fişalah bu Toyunya ülkesinin halkı bir gün uykusundan uyanır ve "aaaa bu olanlar hepsi rüyaymış, hiç biri doğru/gerçek değilmiş" derler, diyelim..
Daha da ne diyelim yani..? Diyeceklerin yarısını sen dedin.. Kalan yarısını da ben.. Başkasına diyecek söz de bırakmadık..
Hadi ben dediklerimin yarısını geri aldım.. Geriden gelenlere de kalsın biraz.. :))
Azcık Kara Toyun olmak gerekiyor. Toyunluğumuzu kimseye bırakmayız, asla vazgeçemeyiz. Bu genlerimize işlemiş bir özelliğimiz çünkü. Ama accuk, minnacık Kara Toyun olabilsek? Gerçi Japon balığı hafızasına sahip bir kara toyun olsak ne fark eder değil mi?..
*** Çocukken, Andersen'den Masallar yerine Aziz Nesin'den Masallar'ı tercih edenlere ithaf olunur..
Bayıldım bu nota...Ben de onlardanım!
ağzından çıkanları öpem emi..
"Biz bugün bütün ulusça, dönekliği, kaypaklığı, ikiyüzlülüğü, dalkavukluğu, çıkarcılığı, mideciliği, her türlü alçaklığı, zıbardığı yerden bir daha kalkmamasıya yere çaldık. Bu leşlerin bir daha hortlamayacağına, candan, özden inanıyoruz. Sağ ol generalim, sağ ol albayım, yarbayım, binbaşım! Sağolun yiğit komutanlarım. Var olsun Türk ordusu"
Aziz Nesin, Akşam Gazetesi
28 Mayıs 1960 (Darbeden bir gün sonra)
Aziz Nesin sanırım burda "%60'lık kesime" hitap ediyor. Kafam karıştı, yalan deyin buna yalannnn!
- Yayınlamazsan küserim taam mıııı? -
insanın tonyunluktan vazgeçesi geliyor. ne yapılmalı? nasıl kurtulmalı bu koyunluktan? bir ülkenin başbakanı tarafından sömürülmesi ne acı birşey..