Cehalet Ayıp Değil, Onunla Övünmek Ayıp

Posted by her boku bilen adam | Posted in , , | Posted on 21:25

*Alttaki yazının devam yazısı gibi duruyor ama aslında tam da öyle değil. Aslında "tam öyle değil" diyemeyceğim kadar da birbiri ile bağlantılı bu yazı. Böyle de acayip bir ikilem var işte.

Her şeyden önce,devam yazıları yazarak biraz işin suyunu çıkarıyor gibiyim. Yani "bir yazı yazdın, daha önce pek çok yerde dile getirdiğin şeylerin hepsini tek bir çatı altında topladın, seni tanımayan, daha önce bu söylediklerini ilk defa okuyanlar oldu, beğendiler e daha niye uzatıyorsun" diyenler olacaktır.

Zaten bu aralar blogda ve diğer sosyal medya ortamlarında ne yapsam birileri çıkıp açık arayıp, laf sokma endişesi içinde. Bu durumdan şikayet edecek ya da "benimle çok uğraşıyorlar, hadi birileri beni sevdiğini, desteklediğini söylesin" gibi bir yakarışta bulunacak değilim.

Sonuçta internet dünyası çok geniş bir dünya ve her kafadan çıkacak sesleri göze alarak buraya bir şeyler yazıyoruz.

Şikayet ettiğim ise bazı sevdiğim insanlardan saçmasapan tepkiler/tepkisizlikler alıyor olmam.

Şikayetimse, bazen bokunu çıkarıp kendimi tekrar ediyor olsam bile; bir şeyleri dile getirmekten, konuşmaktan, düşünmekten ve bunu blog yoluyla da olsa dile getirmemden bu kadar rahatsız olmaları.

Ama malum, çocukluktan beri bize söylenen : bunları konuşmanın yeri burası değil, bunları daha sonra konuşursunuz, boşverin bunları başka şeyler konuşalım vs.

Tamam işte artık ben de konuşmuyorum orda burda, tüketmiyorum kendimi bir şeyler anlatmak için birilerine. Geçiyorum bilgisayarın karşısına, yazıyorum bir yere, okuyan okuyor yorum yapıyor, itiraz edenler falan çıkıyor. Neyse ne ..

Kendi adımı kendi resmimi bile koymuyorum hatta... Niye rahatsız oluyor herkes hala bu durumdan.

Gidip Farmville oynasam, koyun otlatsam, "hangi bira markasısınız ?" testini çözsem, Warcraft'da leveller atlasam, Facebook'da uyuyan kedi videoları paylaşsam kimse rahatsız olmayacak o zaman.

Kaldı ki, yeri geliyor bloga eğlendiğim şeyleri de ekliyorum.

Hepsini geçtim, ben burda beğenilme kaygısı olmadan bir şeyler yapıyorum. Günlük hayatta söylediğim cümleleri, düşündüğüm şeyleri buraya aktarıyorum. Cümlelerime kota koyup, yaranma çabası içinde kelimelerimi seçip iki yüzlülük yapmıyorum yani. Ama hala en sevdiğim insanlardan bile eleştiri alıyorum böyle şeylerle uğraşma diye.

Neyse...

Bu kişisel serzenişten sonra asıl konumuza dönersek, ki aslında yukarıdaki sitemle de ilgili bu, alttaki "Cahillik Modası" başlıklı yazıma pek çok yorum geldi.

Her ne kadar benim ne anlatmak istediğimi gerçekten anlayanlar olsa da yorumlarda insanların örneklere takılmış ve "bence şu konuda haksızlık yapıyorsun" gibisinden serzenişlerde bulunmuş olduklarını gördüm. Benim o yazıda anlatmak istediğim ve bu yazıda da anlatmaya çalışacağım asıl nokta, ki başlıkta da bunu vurgulamıştım, cehaletin artık eleştirilmekten çok bir artıya, bir yeteneğe, bir modaya dönüştürülmesi idi. Bunu yapanın da "avam" diye tabir edilen halk değil bizzat üniversite eğitimi seviyesindeki, pek çok imkana sahip, en kestirme tabirle "elit" insanlar tarafından yapılıyor olmasıydı.

Yani o yazıda yazılanların belki de pek çoğunu hepimiz yapıyoruz ama bunu bir övgü olarak kullandığımız noktada başlıyor sorunlar.



Üniversitedeki ilk yılımda ilk dersimiz YÖK'ün zorunlu kıldığı Türk Dili idi. Ders başladı, Hoca genel olarak dersin formatından, içeriğinden bahsettikten sonra ön sırada oturan Paris Hilton modeli bir kız "Hocam sınavda neler çıkar" gibisinden bir soru sordu.

Hoca da ne tür sorular soracağından kısaca bahsettikten sonra "son olarak da okudğunuz bir romanı özetlemenizi isteyebilirim" dedi.

Bunu söyler söylemez de neredeyse 100 kişinin olduğu sınıfta kocaman bir uğultu başladı. Sanki üniversitede değil de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde idik ve muhalefetten çok büyük bir sataşma karşısında hükümetin milletvekilleri olarak ayaklanmış, ellerimizi masaya vuruyorduk. İnanın abartmıyorum sınıfta ses çıkarmayan bir tek ben kalmıştım.

Neredeyse sınıfın tamamından şu tarz cümleler dökülüyordu :

Hocam ne kitabı ?

Hocam bu yaştan sonra kitap mı okuyacağız ?

Şaka gibi ya, biz buraya roman okumaya mı geldik ?

Hocam roman özeti ne allahaşkına ?

Ben hayatımda roman okumadım bu yaştan sonra da okumam....


Bu olayın içindeki gençlerin neredeyse tamamı Türkiye'nin en modern, en aydın kenti olduğu iddia edilen ve üzerine "Cumhuriyet'in Kalesi" gibi bir yafta yapıştırılan kentte yaşıyor.

Bakın burda değinilmesi gereken çok nokta var. Üniversitede eğitim gören bu insanların nerdeyse tamamının kitap okumamış olması, okumayı reddetmesi, buna isyan etmesi vs. vs.

Bir insan hayatında hiç kitap okumamış olabilir. Kimse de buna bir şey diyemez; ama asıl tehlike milyonlarca genç arasından seçilip üniversitede okumaya hak kazanan bir gencin "ben hayatımda kitap okumadım" diyerek bununla övünebiliyor olması. İşte asıl bahsetmek istediğim nokta bu.

Ve bunu da hiç bir bahanenin altına sığınamayacağımız ya da daha doğru bir ifade ile sığınmamamız gereken bir çağda yapıyor olması.

Kimse bana geçen yazıda bahsettiğim gibi "Darbe dönemimden sonra gençliğin içi boşaltıldı, televizyon gençlerimizi kötü etkiliyor vb." örneklerle gelmesin.

Tamam bunların hepsi haklı gerekçeler, içinde yaşadığımız toplum, gerçekten de apolitize edilmeye çalışılan, bilinçsiz yetiştirilmeye çalışılan bir sistem ile işliyor ama soruyorum hepinize, şu an bu yazıyı okurken kullandığınız internet neye engel ki ?

İlla bir şeyleri öğrenmek, araştırmak, konuşmak, tartışmak için toplumun tamamından destek mi beklemeliyiz ?

Ve yine altını çizerek söylüyorum benim bu durumundan şikayet ettiğim kitle avam takımı değil.

Üniversite okuyor ya bu adamlar...

Bu adam yönetecek ileride bizi.

Ama dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz işte.

Şu an kimler yönetiyor ki ?

Cehalet eskiden beri prim yapmıyor muydu bu ülkede sanki...

Geçen hafta "Güzel İkili" bölümüne İsmail Cem'den bahsetmiştim kısa da olsa. Şimdiye kadar Türk siyasetinde görülmemiş bir yüzdü kendisi.

Ama ne oldu İsmail Cem'e ?

Türkiye'nin, yukarıda bahsettiğim, en çağdaş kentinde Cem Uzan gibi bir adam bile %22 oranında oy alırken onun adı bile geçmedi.



Onun partisi barajı bile geçemezken, halka inmeyi "Ben sizin gardaşınızım/bacınızım" olarak görüp içi boş laflarla milleti enayi yerine koyan,yeri gelince azarlayan insanlar iktidar oldular.


"Biz Cumhuriyet'in bekçisiyiz, Atatürk İlkeleri'ne biz sahip çıkarız" diyenlerle, şehit kanını emen vatanseverler(!) de muhalefetin geniş koltuğunda yıllarını geçirdiler/geçiriyolar.

Geçen gün bir tartışma esnasında bir laf ettim. Hani koluna Atatürk'ün imzasını dövme olarak yaptıran tipler var ya, işte onlara ithafen dedim ki :

Anlamını bilmeden doğruyu söyleyen doğruyu söylemiş sayılmaz.


Gerçi ben bunu söyleyince yine kıyamet koptu ama neyse burda da açıklayayım.

Doğruyu söyleyen, doğruyu savunduğunu düşünen adam; anlamını bilmeden, okumadan araştırmadan sorgulamadan bunu söylüyor/savunuyor/benimsiyorsa ilerde doğrularını yeterince koruyamaz. Dayanakları sağlam olmadığı için, sonraki nesile, o doğruları ezbere aktardığı için de reddedilir bu doğrular.

Yani sen istediğin kadar koluna, omzuna Atatürk dövmesi yaptır, "Bu yaştan sonra kitap okumam ben aga ehehehe" diye gevrek gevrek gülerek bununla övünüyor, cehaleti övünülecek bir şey haline getiriyorsan, o koluna yaptırdığın dövme kalıcı olsa da genindeki geçiçi olarak kalır.




Bu lafı söylediğim başka bir ortamda biri de şöyle bir laf etti :
Anlamını bilmeden doğruyu söyleyen doğruyu söylemiş sayılmaz" doğrudur. Aynı şekilde "Benim oğlum çok terbiyeli, hiç küfür bilmez" de yanlıştır. "Küfürlerin kralını bilir, Ama hiç küfür etmez" diyebiliyorsan, terbiyeli'dir.

Benim anlatmak istediğim pek çok şeyi özetleyen bir söz bu.

Sonuç olarak, Cahillik Modası'nda saydığım şeylerin çoğunu yapabiliriz ama bunları modaya dönüştürmez, bunlarla övünür hale gelmezsek ve cehalete prim sağlamayı kesersek o zaman üniversitelerde gerçekten de üniversiteli insanları yetiştirir, İsmail Cem gibi adamlar tarafından yönetilir, "halk bunu istiyor" diyenler tarafından salak yerine konmayız.

Bu arada unutmadan o "Ben hayatta kitap okumadım oğlum" diye övünen adam mezun oldu güzel de bir iş buldu. Ben hala okulu bitirmeye uğraşıyorum.

Belki de cehalet gerçekten de mutluluktur. Belki de boşu boşuna yırtıyoruz kendimizi. Belki de ne Aristo, ne Nietzsche, ne de diğer filozoflar haklı...

Belki de en doğruyu "ye iç sıç yat" diyen Dayım söylüyor kimbilir...


*Benim lafım üzerine o yorumu yapan Uğur Özmen imiş. Bahsi geçen konuşmayı da FriendFeed'de yapmışız.

** Yazılara gelen yorumların hepsini okuyorum tek tek ama; cevap vermiyorum. Bunun nedeninin de bir yazı ile açıklayacağım. Okuyanlar yorum yapmaya devam edebilir.

Comments (23)

bir önceki yazını çok beğenmiştim ama bu kitap olayına neden bu kadar takılıyosun anlamıyorum açıkçası...kitap okuyan insanlar cahil olmuyorlarmı sence?bence yaşamak birşeyleri okumaktan çok daha önemlidir...benim fikrim bu senin fikirlerine zaten saygı duyuyorum sıkı bir takipçinim bu arada

benim kitap olayına falan takıldığım yok.ben de yaşıma göre o kadar çok kitap okumuş, kitap kurdu bir insan değilim. burda ve diğer yazıda eleştirdiğim ve defalarca açıklamaya çalıştığım "okumamakla övünen" kitledir.

yoksa tabi ki hayat kitaplardan ibaret değildir.

öncelikle teşekkür ederim cevap yazdığın için...bence kitaplar eski önemini kaybetmiş durumda.Ne yazık ki eski bir alışkanlığa doğru gitmekte.şu an dünyayı gezip dolaşmak,internette yeni bir şeyler öğrenmek,tv den bişiler yakalamak çok daha kolay...tabii ki bir e-book kitabın yerini tutamaz ama yinede günümüzün şartları buna doğru gidiyor ...(bloglarda dolaştığımız süreyi kitaplara ayırdığımız zamanla kıyaslarsak bunu rahatlıkla anlarız)Türkiyede kitap okuma oranı Avrupa ülkelerine göre çok düşük kabul ediyorum.Ama Avrupadaki yaşlı nüfusu düşünürsek biraz daha dengeli yorum yapabiliriz diye düşünüyorum...Sonuç olarak dünya artık eskisinden çok farklı,bu duruma isyan etmen çok güzel çünkü bazı şeyler için savaşanların sayısı gittikçe azalıyor

düşünün..üniversite öğrencisisiniz ve biri size kitap okuyun diyor..
düşünün..bahçivansınız ve biri size budamayı gösteriyor..
düşünün..terzisiniz ve biri size dikmeyi gösteriyor..

o 'biri' size nasıl duygular hissettirirdi?ben 'zaten ' le başlayan bi cümle kurmak isterdim diğerini düşünmek bile istemem.

Bu yorum yazar tarafından silindi.

cevap yazmayacağım dedim ama bunu gördüğüm burda müdahele etmem lazım.

sevgili tayfun,

benim kastettiğim aksi görüş bildirenler değildi o ifadede. tabi ki herkes benim düşündüğüm, söylediğim gibi düşünmek zorunda değil.hatta tam aksi düşünenlerin fikir belirtmesi beni daha çok sevindirir. konuşalım tartışalım her şeyi. ama bazı adamlar var ki resmen açık arıyor.sırf laf sokmak için laf sokuyor

neyse bu konuyu detaylı olarak açıklayacağım daha sonra.

zaten buna rağmen gıcıklık olsun diye bunu yapanlara bile bir engel getirmiyorum.isteyen istediğini yazabilir.

baştan beri bu bloga bir şey yazanın yorumunu silmeyceğimi söyledim.

sadece uzakdoğulu bazı arkadaşlar korece otel reklamı bırakıyorlar.onlar hariç kimsenin yorumunu silmedim daha.

o yüzden lütfen aklından ne geçiyorsa yaz.

hazır coşmuşken diğer yorumlara da cevap yazayım tükürdüğümü yalarcasına,

adsız,

tespitine katılıyorum.mesela ben özellikle son 1 yılda bir şeyleri internetten okumayı daha kolay buluyorum ve bloglarda çok daha fazla vakit geçiriyorum.

bu iyi bir şey değil.

fulya,

blogunda da paylaşmışsın teşekkür ediyorum sana.

HBB..Yazını tekrar okuduktan sonra acaba hakzılıkmı yapıyorum diye yorumu silmiştim..senin bu yorumun havada kalmasın diye tekrar yazıyorum sildiğim yorum şu(Teşekkürler tekrar çok güzel bir yazı olmuş ..Cem uzan hakkında sana katılmadığım halde yorum yapmaktan kaçınıyorum ..bunuda laf sokmak olarak almıyasın diye o yüzden "İ Like" )
Dediğim gibi bende üstüme alınmamakk için vede bu kadar güzel yazılar yazan bir adamın ..tabiki olumlu yorumlar yanında yazılarına getirdiğimiz eleştirleri laf sokmak olarak kabullenmiyeceğini tahmin ettiğim için yorumu sildim...zaten farklı düşünseydim tabiki seni eleştircem burya yazıyı sen yazıyorsun olumsuz eleştirleri Ekşiye veya Facebooka yapacak halim der geçerdim ...o yüzden HBB demek istediğini anladım ..

Cem Uzanında AKP'den daha ürüst olduğuna inanmıyorum çünkü..ABD'ye kazık atabilen bir adam Türkiye'de başa geldimi neler yapabileceğini tahmin etmek istemiyorum..
İsmail Cem veya İstanbul belediye eski başkan adayı Kemal Kılıçtar oğlunun gibi dürüst adamlarların kazanma şansının olmaması bence çok normal çünkü oy kullananların 100%70 dürüst değilki başa dürüst bir adamın gelmesini istesinler.. başa gelecek adamında kendileri gibi birisi olmasını istiyorlarki nemanalabilsinler..

İnsan her sözünde % 100 doğruyu bulmak zorunda değildir ama yazdığın söylediğin herşeye gönülden inandığının farkındayım ve yazdıklarının ve söylediklerinin temasına ve bazı nüanslara rağmen ayrıntılara bende katılıyorum.

En büyük sorunumuz bence halkın çoğunluğunun demokrasiyi anlamadığı, özümsemediği, kabullenmediği ve demokrasi öncesi hayata gizli gizli veya açıktan faşizanca bir özlem duyduğu ama gene de demokratik bir memlekette yaşıyor olmamız.


Çoğunluğun kendisi için en iyi olan şeyi istemediği bir yerde ona zorla bazı şeyleri öğretmeye, göstermeye alışan azınlığı da "elitist" "makyavelist" "bokpüsürist" diye yaftalayarak kendinden dışladığını ve hatta bu dışlamaya ön ayak olanları kendine baş-ayak seçtiğini görüyoruz.

Bazi noktalara takilan arkadaslar satir aralarini okumayi bilmiyorlar sanirim. Verilen orneklere saplanip kaliyorlar.

Bu yazinin anafikri "bol bol kitap okuyalim" miydi yoksa "Ismail Cem yasasaydi da ona oy verseydik" mi?

Her defasinda yorum yaziyim diye suraya giriyorum. Tekrar olmasin diye kendimden once yazilmis yorumlari okuyorum once ama yorumlari okuduktan sonra asil konuyu unutuveriyorum.

Buna ben kendimce bir açıklama getiriyim Hocam yazıyı okumadan önce HBB'nin yafta diye adlandırdığı etiketler yani alt başlıklara da bir göz atarsan aslında yazının sadece tekbir konu değilde 3 konudan oluştuğunu farkedeceksin."yafta : blog alemi, internet, politik /"
Benim anladığım kadarıyla yazının ana konusu biz cahilliği moda haline getirirsek...şuan yönetimde olanlarlar tarafından yönetilmeye devam ediceğiz ... bende buna katılmadığım için bunun sadece cahilliğe bağlıyamıyacağımızı bunun başlıca sebebinin insanların dürüstlüğe önem vermemlerinden kaynakladığını ve bir torba kömüre bile oy satacak duruma geldiklerini ve dilenci kültüründen kayankalandığını söyledim .belki yanılıyorumdur benim anladığım ve fikrimde buydu :))) bilmem aklına takılan soru işaretine cevap olmuşmudur..

Tayfun kardesim, bahsettigim tam da bu iste.. "Bazi noktalara takilan arkadaslar satir aralarini okumayi bilmiyorlar sanirim. Verilen orneklere saplanip kaliyorlar." demisim.Biraz satir aralarini oku yahu. Konuyu anlamamis gibi bir halim mi var? Yazilan yorumlarla yazinin konusunun saptirilmasindan bahsetmeye calismistim ama becerememisim. Bosver.

HBBA'dan her gün takip ettiği köşe yazarlarını ve sevdiği kitapları yazdığı bir yazı isteğinde bulunuyorum :)

Blog yazmayı da bırakma öyle bir şeyler düşündüğünü gördüm twitter'dan eklemeden edemedim...

bence bu blog internetteki en iyi ilk 10 blog içinde.diğer arkadaşlara ayıp olmaması için adsız olarak yolluyorum.sakın yazmayı bırakma diyede bir tavsiyede bulunuyorum...

Neyi ilettiğini bile bilmeyen bir iletişim bakanına sahip bir ülkede yaşıyoruz. Çok fazla bir şey beklememek lazım. Olayın siyasi tarafını bilmiyorum sadece bildiğim şey iletişim bakanı dediğimiz zat -i muhterem kendi işinde sokaktaki vatandaştan daha bilgili olmalı diye düşünüyorum ve görüyorum ki durum neredeyse tam tersi.

Blog yazmayı bırakmayı düşünüyorsan bence vazgeç bu düşünceden. Sen kendini o kadar güçsüz mü görüyorsun, burada blog yazmak hakkını neden kendi elinle bırakıyorsun ya da bırakmak istiyorsun sırf onlar istedi diye mi?

Uzun zamandır RSS ile takip ediyorum daha önce girip yorum yapma gereğini hissetmemiştim. Ama bırakacağım gibi bir şeyler görünce bunu söyleme gereği hissettim. İsminin ne olduğu değil söylediğinin ne olduğu önemli benim için. O yüzden bırakmanı tavsiye etmem. Ama tabii kendi düşüncen ve özgür iraden. Ona biz karışamayız.

bu blog'u bilen azıcık insan varken de okuyordum, şimdi de okuyorum. ne sende, ne yazdıklarında bir değişiklik yok. ilk tanıştığımız günden itibaren aynısın sen, burdaki gibisin, busun işte, sanane seni tanıdığını sanan birilerinin düşündüklerinden.
gelen yorumlar hakkında ne düşündüğümü biliyorsun, normalde yaptığım yorumları ciddi yazmadığımı da, ama bu sefer ciddiyim, saçmalama yahu, ne bırakması.
bir de seni warcraft'a başlatıyorum bir dahaki görüşmemizde, görürsün.

Yazınıza yorumum o kadar uzun oldu ki sayfanızı bloke etmemek adına yeni bir post oluşturmak daha mantıklı geldi

http://kahvealti.blogspot.com/2009/10/dunning-kruger-etkisi.html

Teşekkürler paylaşımlarınız için.

Katılıyorum.
Hem de 2 kez.
1 - Yazdıklarına katılıyorum.
2 - Cehaletleri ile öğünenlere gülmekten katılıyorum.

Eski bir ODTÜ sözü...

Bunları döveceksin. Neden dövdüğünü söylemeyeceksin. Dayaktan değil, merkatan ölsün...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

Blogunuzla çok çok tesadüfi bi şekilde karşılaştım..Bi arkadaşımın blogunu incelerken onun blogunu bilmemlesine bakarken vs die uzun ve karışık bi olaydı sizin blogunuzu bulmam açıkçası..sora merakımdan bu neymiş yahuu diyerekten bi gözatıverdim ve göz atmadan ziyade yazdıklarınızı özümseme çabasına girdim:)
Yazılarınızın hepsi çok güzel ancak bu yazdığınız bilmiyorum ama belki de bana da yakın ve çok üzüldüğüm bi konuyla daha doğrusu bi durumla alakalı olduğundan dolayı yorum yapma ihtiyacı hissettim..
Dediğiniz şikayetleri ben de duyuyorum okulda..Bu tip insan modellerinden o kadar çok var ki çevremizde ve gün geçtikçe de sayıları o kadar artıo ki maalesef..bilinçli bi üniversiteli olarak bu insanlara üzülüyorum,kızıyorum ama sanırsam en büyük duygum acıma duygusu oluo bu tip insanlara karşı..
Ben öyle çok çok okuyan bi insan dilimdir..kendimce okurum tabii..Ama ne bi kaç bin kitapları olan ya da bilmem kaç oda kütüphanesi olan bi insanım..Sadece ilgimi çeken şeyleri okurum ya da akşamleyin haberleri izlerim mutlaka ya da internetten takip etmeye çalışırım eğer izleyemezsem de..Ama bunu aa kıza bak ne entel..baksanıza trmwayda bile kitap okuyo..her akşam da haber izliyomus desinler die yapmıyorum..hiç bi zaman da böyle abuk subuk şeylerden dolayı ego sorunum da olmadı çok şükür..Bu ülkede yaşıyorum,bu dünyada yaşıyorum ve kendimi olan biten her şeyden dolayı sorumlu hissediyorum ve her insanın da bu bilinçte olması gerektiği düşüncesindeyim..
Neden bunca uzun uzun şeyleri yazdığımı da bilmiyorum..Çenem düşmüş sanırsam:) Ama sadece şunu söyleyebilirim ki yazılarınızı bundan böyle büyük bi ilgiyle takip edicem..Ve iyi ki o arkadaşımın bloguna bakmışım da onun arkadaşının dıydıda dıydısını yapıp bu blogla karşılaşmışım diyorum:)

cok guzel bir yazı olmus. tam da icinde bulundugumuz durumdan bahsetmissin.

kitap okumayan insanlar kitap okumanın değerini hiçbir zaman anlamayacak olan insanlardır. yani bu söylediklerine sonuna kadar katılıyorum, her zaman her yerde bu düşüncelerini devam ettirmeni dilerim ama benim akranlarımdan ve geleceğimizden en ufak bir umudum yok... cehalet çok güçlü bir ordu ve kılıç kalemi çoktan ezdi geçti.

yokki senden bi tane daha buralarda be hacı.dediklerine eksiksiz katılıyorum.yaşadığım sikindirik sosyal hayatın kopyası.

gözlerinden öpercerelli.