"Bu Vatan" Sağolmasın
Posted by her boku bilen adam | Posted in gündem , politik | Posted on 07:35
"Groundhog Day" filmini bilenleriniz vardır. Bill Murray ve Andy Mc Dowell'ın oynadığı efsane film.
Filmde bir hava durumu sunucusu olan Bill Murray, Amerika'nın kırsalında bir kasabada bir kunduzun delikten çıkması ve güya "bahar geldi mi gelmedi mi" haber verdiği "Groundhog Day" adındaki bir şenliğe ekibi ile birlikte gider ve o kasabada her gün aynı günü yaşamaya başlar. Her sabah "Groundhog Day"e uyanır ve durmadan aynı insanlarla aynı konuşmaları, aynı olayları yaşar. Artık o kadar sıkılır ki yapmadığı numara, girmediği şekil kalmaz. Hırsızlıktan tutun da, piyano çalmayı öğrenmeye, artık dayanamayıp kendini defalarca öldürmeye kadar fantastik olaylara imza atar ama ertesi gün tekrar aynı güne uyanır.
İnanın nefret ediyorum "bu ülkede.." diye başlayan yazılar yazmaktan. "Bu ülkede şu yanlış, bu yanlış, şu şöyle bu böyle" demekten bana da gına geldi ama işte biz de bir nevi Groundhog Day filmine benzer hayatlar yaşıyoruz "bu ülkede". Ama bizimki öyle tek bir güne sıkıştırılmış değil malesef. Keşke öyle olsa. Bizimki bazen 1, bazen 5 ya da 10'ar yıl içine sıkıştırılmış bir kısır döngüden ibaret.
Bu periyotlar boyunca aynı olayları yaşıyor, aynı sorunların ortasında buluyoruz kendimizi. Bu duruma ise çözüm üretmek şöyle dursun adeta besliyoruz bu kısır döngüyü. Sanki hoşumuza gidiyor bu acı bizim.
20 yaşında çocukları suni bir savaşa yollayan devlet, o çocuklar ölünce "bir oğlum daha var onu da göndereceğim, bu vatana feda olsun" diyen anne-babalar, cenazelerinde hep bir ağızdan "şehitler ölmez vatan bölünmez sloganları" atan kalabalıklar, cenaze görüntülerinin altlarına duygusal bir müzik verip çocukların fotoğrafları eşliğinde vatan bayrak göndermeleri ile veren kanallar, "bu kardeş kavgası bitsin" diyeni linç etmeye çalışan vatanseverler.... daha neler neler...
Her gün aynı gün, her hafta aynı hafta, her yıl aynı yıl...
Bu sorunları ortadan kaldırmak yerine bunu kabullenen ve sadece "vatan sağolsun" diyen milyonlarca insan..
Bu nasıl bir vatan ki sadece gencecik çocuklar öldüğü zaman sağolabiliyor ?
Bu vatan biz uğruna durmadan kanımız dökülsün, kan dökelim diye mi var yoksa bizi yaşatmak için mi ?
Vatan sağolsun diye çocuklarımız öleceğine, çocuklarımız ölmesin diye vatan sağolsa nasıl olur, hiç düşündünüz mü ?
Hani Amerika'ya her fırsatta atıp tutuyoruz ya "Sen ne şerefsizsin Amerika taa kalkıp kilometrelerce uzaktan Irak'a Afganistan'a asker gönderiyorsun" diye. Peki Amerika o, hamburger yiyen, basketbol oynayan, kafası bilgisayar oyunlarından başka bir boka basmayan çocuklarını nasıl yolluyor kilometrelerce uzağa ?
Basit.
Vatanseverlik aşılıyor 1000 farklı ırktan oluşan insanlarına. "Hepiniz tehdit altındasınız, eğer birlik olmazsak teröristler gelir, ağzımıza sıçar, o yüzden gelin bu bayrağın altında toplanalım" diyip korkutarak; eline iki bayrak tutuşturduğu gençlerini binlerce kilometre uzağa yollayıveriyor.
Ama yetmiyor. Çünkü o beğenmediğimiz, "idiot" dediğimiz 300 milyon adamdan yeterli sayıya ulaşamıyor. Çünkü herkes yutmuyor bu yalanı.
Açıkta kalan kontenjanı da müttefik devletlerle tamamlayıveriyor işte.
Peki biz ?
O idiot Amerikalılar, o kadar gözlerini bürüyen vatanseverlik altında bile ölen çocuklarını, dönen gazilerini görünce ayaklanıp bir şeyleri dile getirirken biz ne yapıyoruz ?
Kendi evladı ölen anneye bile çıkıp "bir oğlum daha var o da feda olsun" dedirtiyoruz.
Yine soruyorum ne için peki ?
Vatan için...Bayrak için...
Hangi vatan peki bu ?
Bizlere daha ilkokuldan itibaren sorgulamamayı, düşünmemeyi, sadece ne söylenirse yapmamızı emreden öğretmenlerin olduğu, öyle olmayanların zaten kellelerinin koparıldığı;
"Yarış atı" benzetmesini klişe hale getirebilecek bir eğitim(!) sistemi ile yürüyen, milyonlarca genci dersanelere para dökmeye zorlayıp eğitim işinden cep dolduran bir ekonomi yarattığı halde hiç bir şey öğretmemeyi başarabilen,
Yarıştırdığı gençleri "bari adaletli yarışalım" diye isyan ettikleri halde, geldikleri yere, giydikleri kıyafete göre ayıran,
Güç bela girdikleri ve geride en az 1 milyon kaybeden bıraktıkları yarışın sonunda bile hala hiç bir şey vermeyen üniversitelerde çürüten,
Eğitimlisi, eğitimsizi, meslek sahibi kim olursa olsun doğru dürüst sosyal güvence sağlayamayan,
Yolda yürürken bile kafanıza kurşun yemeyeceğinizin garantisini veremeyen, tarlada gezen çocuğun üzerine bomba atılıp parçalandığı, otobüsle eve dönen kızın molotof kokteyli sonucu yanarak öldüğü,
Her gün trafik kazalarında binlerce insanın telef olduğu, her üç ayda bir mutlaka bir tren kazasının yaşandığı, önlem almak şöyle dursun komik cezaların verildiği,
Tecavüz edip öldürenin, sadece tecavüz edenden daha az ceza aldığı "3-5 yıl yatıp çıkarsın sonra kimse hatırlamaz" gibi bir söylemin doğru olabildiği bir hukuk sistemine sahip,
Yeterli önlemlerin alınmadığı işlerde, komik maaşlarla çalışan insanların öldüğü ve ailelerine komik tazminatlar ödendiği,
Küçücük çocukları ellerin taşlar tutuşturup polisin, askerin önüne salacak kadar vicdansız , ne yaptığının farkında bile olmayan o çocuklara "bunlar orospu çocuğu, bunları bana verseler anında keserim kafalarını" diyecek kadar gözü dönmüş insanların yaşadığı,
İnternet gibi bir icadı bile içlerindeki nefreti kusmak için kullanan gençlere, çocuklara sahip,
Çok sevdiklerini iddia ettikleri vatanlarının ana dilini bile doğru düzgün konuşmaktan acizlerin ahkam kestiği,
Zenginin her gün daha da zenginleşip, fakirin daha da fakirleştiği ama ne hikmetse, ezilenin her daim ezenin dalkavukluğunu yaptığı ,
Ama tüm bunlara rağmen her sabah çocuklara "bu vatan için her şeylerini feda etmelerinin" andını içtiren, 20 yaşında çocukları, 25-30 yaşında okumuşları askere alıp ellerine tutuşturdukları silahla "en büyük sensin" nidaları eşliğine suni bir savaşa gönderen ve "bak uyursan da ölürsün" psikolojisi ile geride kalanlara alkış tutturan,
Kimse kusura bakmasın, isteyen şimdi gelip bana küfürler yağdırsın, isteyen yine diline doladığı o "klavye delikanlısı" saçmalığından bahsetsin ama; bu vatan böyle bir vatan olmaya devam edecekse sağolmasın arkadaşım.
"Hepsi Amerika'nın oyunu, zaten herkes düşmanımız" da demesin kimse bana. Sen çocuğun öldüğü halde "1 tane daha var o da şehit olsun" dersen, "en az 3 çocuk yap" diyen adamlar tarafından yönetilir, "halk isterse darbe olur" diyen postal yalayıcı vekiller tarafından temsil edilir, çocuğunun kanından beslenen vampirler tarafından pohpohlanır, yeri gelir artık bu vatan uğruna akıtacak kanın kalmadığı zaman da siktiri yersin.
Yine soruyorum :
"Vatan sağolsun" diye çocuklarımız öleceğine, çocuklarımız ölmesin diye "vatan sağolsa" nasıl olur, hiç düşündünüz mü ?
ülke politikaları uygulamak için önce ülkenin bütünlüğünü oluşturan toplumun düşüncelerine hakim olur...bu düşüncelerin en büyüğü sanırım şehitler ölmez politikasıdır ve İsmet inöünün atatürk ü mitleştirmesiyle başlar...ne yazıkki bu ülkenin büyük bir çoğunluğu hala hür iradeye sahip olamadığı için düşünceler hep başkaları tarafından şekillendirilmeye de devam edecek. bu sadece bu üke için değil dünya için böyle...bir düşünsenize her kes bir fikir sahibi olabilseydi tepedeki kendi kararlarını nasıl uygulamaya alabilirdi? devlet politikası ve demokrasi açığıdır bu. vakti zamanında yazmıştım, diğerlerini bilmem ama henüz bu ülke demokrasi ile yaşamak için hazır değil, gerçşi demokrasinin kendiside bir boka benzemiyor ya neyse..
ayrıca Groundhog Day, 10 üzerinden 8,5 verdiğim bir filmdi.
Şu hayatta en sinir olduğum laflardan biridir herhalde "vatan sağolsun". Vatanı sevmek facebookta grup kurup 7 şehit için 70 milyon kişi toplamakla olmuyor. Oğlunu şehit veren bir anne nasıl der vatan sağolsun diye onu aklım mantığım almıyor zaten. Kardeşim şubatta askere gidecek. Tek kılına zarar gelse değil vatan sağolsun demek bu vatanı yakarım elimden gelse. Birde neden hep bizim çocuklarımızla sağoluyor bu vatan. Hükümetin başındaki adamın çocuğu Amekikada gelir 1 ay askerlik yapar. Diğer parti başlanları desen aynı bokun laciverti. Paşaların çocukları ordu evlerinde. Nerde var bir gariban onu sürün dağa taşa vatan beklesin. Sonrada bağla bir şehit aylığı vatan sağolsun. Şimdiki zaman gençlerine vatan millet duygusundan yoksun diyorlar. Böyle vatana böyle gençlik diyorum bende.
Amerika'nın vatan bilinci aşıladığını söylediğiniz kısım hariç, bu yazının tamamına ben de imzamı atabilirim. Şehit olan bir teğmenin gösterildiği haberin birisinde teğmenin eşi aynen şöyle diyordu "benim için vatan sağolmasın, benim kocam ölmek zorunda mıydı? ben hakkımı helal etmiyorum." Yöneticilerin çoban halkın da koyun olduğu bu topraklarda bizler ancak kendi gübremizi üretiriz. Başka da bir bok bilmeyiz.
yazıya ek olarak, bugün girdiğim "theories of mass communication" dersinde hem marx'ı, hem de eleştirel kuramı açıklayan bir cümle geldi aklıma, ekleyeyim: "our consciousness does not determine social structure, social structure determines our consciousness". yani milliyetçi olduğumuz için ulus devletler yok, ulus devletler olduğu için milliyetçiyiz. bizse bunun bize has, bizim yarattığımız bir düşünce olduğunu zannediyoruz.
daha gider aslında da bunu ekliyim dedim sadece. onun dışında yazı da süper olmuş.
suni bir savaş değil kürt soysuzlarının başlattıkları bir savaş. Gerçi onlar savaş başlatacak kadar bile beyinden yoksundurlar. Bu savaşta sadece maşalar piçlerin haberi yok:)
Eskiden bir grup kesim bana ''ya istedikleri toprakları verip, bu parazit pisliklerden kurtulmak lazım, amaa bizim ülkemize giriş-çıkış vizeyle pasaportla olacak,oda herkese ve heraman değil devletten ayıralım''dediklerinde kimin toprağını kim oluyorsunda kime veriyorsun derdim..sen mi kazandınki bol keseden dağıtıyorsun.. ama istedikleri oda değil, gene yeşilkart,devlet yardımı olsun ,domuzlar gibi üreyip,tavşanlar gibi çoğalsınlar,gene kaçak elektrik kullanıp ,uyuşturucu ticaretini rahat yapıp, onlar sadece ensest ilişkilerine devam etsinler rahatlarına baksınlar, devlet onlara baksın istiyorlar. yani ayrı bir toprak ama gene tam parazitlik halinde olsunlar devletle..
Şimdi bende öyle düşünüyorum.. ne ticaret ne başka bir ilişki içinde olmayalım sınır kapıları çekelim, boklarında boğulsunlar ,ama artık yeter..bize bulaşmasın bu anası babası belli olmayan soysuz piç sürüsü.
Bu konuda, dandik bir prgramda Bülent Ersoy, aynı anlamda sözler söylediğinde hakkında dava açılmıştı yanılmıyorsam. Kendisine büyük haksızlıktı! Şu anda yazıyı ve yorumları okuduktan sonra, kendi kendime sordum; aslında ülkemizde bu düşüncede olan pek çok kişi varken, ve mantıklı düşünce buyken, haklılık yüzdeyüz kesinken... Bu paylaşımların Blog sayfalarında kalması doğru mu? Twitter'da bir tweetinizi okudum, Kenan Evren'in başarısı hakkında. Ne yazık bu konudada yüzde yüz haklısınız! Ama haklı olmak ne yazık, siz ve sizin gibi doğru düşünen kişilerle bu konuyu paylaşmaktan öte bir eyleme dönüşmüyorsa... üzgünüm, sanırım yaşadığınız sürece, "bu ülkede..." diye başlayan "doğru,haklı" yazılarınız devam edecek.:(
Facebookda grup toplayan kişilere hadi askere Iğdıra gidiyorsun desek kaçı gider , yada gidenlerın kaçı 1 haftadan fazla dayanır.
Keşke Televizyonlarda niye benim kocam , çocugum öldü dıyen azınlıktaki insanlarıda gösterseler.
Cahilliğin tavan yaptığı bir ülkede boşuboşuna ölen , olup bitenle alakası olmayan zavallı gençlerin aileleride vatan sağolsun der tabi.Onlarıda yargılamamak lazım.Kim gerçekleri gosteriyor ki onlara ??
nasıl denir bilemedim ama oğlunu bu gereksiz ama nedenleri anlaşılabilir savaş yüzünden kaybetmiş bir ananın, babanın "vatan sağolsun" demesi beni hep duygulandırmıştır. ister salakça ister devlete aşık militanca bir tutum olarak görülsün; ne yüksek olduğunu kendi ailelerimizden bildiğimiz evlat sevgisini bastırıp; inandığı doğru uğruna; "evladımı kaybettim ama vatanım sağolsun" diyebilen insan benim gözümde yüce bir insandır.
bunu ilkin söyledikten sonra şunu da eklemeliyim; bu pkk ve benzeri örgütlerle yürütülen bir savaş sonucunda evladımı kaybedersem; ben, "vatan sağolsun" diyebilir miyim, hayır diyemem. bu sorunu çözemeyen devlete de; bu sorunu var gücüyle sürdürülebilir maddi ve siyasi bir gelir kapısı olarak gören tüm devlet ve oluşumlara da lanet olsun derim. bu uğurda evladını kaybeden insanların hala büyük tevekkülle vatan sağolsun diyebilmesi onları benim gözümde küçültmüyor. belki kısmen cahil ve ideoloji manipülasyonu kurbanılar; ama onlara buradan kardeşim siz koyun musunuz demeye de içim el vermiyor.
evladım inönü savaşında ölseydi ben "vatan sağolsun" der miydim peki? evet derdim.
katılmadığım ufak tefek yerler olsa da genel olarak yazıyı ve fikri beğendim. eline sağlık.
Yapılmış olan, yapılmakta olan ve yapılacak olan tümn haksızlık, soysuzluk, dolandırıcılıklara, yönetim katındaki bir sürü üç kağıda, yenilen kazıklara rağmen birileri evladı öldüğünde "vatan sağolsun" diyorsa, artık o kişiye ermiş gözüyle bakmaya başladım ben. Nasıl bir kabulleniş ve kalenderliktir ki bu? Başıma gelse ağzımdan tükürükler saçarak beddua ederdim diye tahmin ediyorum ben..
Bu yaşanan kutuplaşmalar, birileri tarafından toplumun çeşitli kesimlerine verilen suni sancılar gibi. Senelerdir veriyorlar,her kesim ayrı ayrı aslında aynı sancıyı yaşıyor, kaynıyoruz, çığlık atıyoruz belki zaman zaman, ama her nedense, dozunu nasıl ayarlıyorlarsa, o ucube çocuğu bir türlü doğuramıyor, bir türlü rahatlayamıyoruz.
Ülke olarak yabancı dil sınavına girmiş tembel öğrenci gibiyiz. Karşımızdaki kağıtta bilmediğimiz ve anlamadığımız o kadar çok şey var ki, bakmaktan daha fazlasını yapamıyoruz.
Olanlardan ve yaşananlardan hiçbir şey anlamıyoruz, ama dedelerimizin dedeleri "Vatan sağolsun" diyerek büyük bir şeyler yapmış ya; bunları söyleyince büyük bir şeyler yaptığımızı zannediyoruz biz de.
Ve bu konuda kalıpların (vatan sağolsun, şehitler ölmez vatan bölünmez vb.) dışında ne söylerseniz söyleyin taşlanma riskine giriyorsunuz. İsterseniz iyi niyetli olun, kalıpların dışı her zaman tehlikeli olur.
Bu konuda tebrik ediyorum seni, cesur bir yazı yazmışsın. Benim klavyemden dökülemeyen onlarca şey var içeride.
Her zaman söylediğim gibi; öncelikle genlerimizi aldırmalıyız!
Vatan olgusunun ne olduğunu anlatmalıyız bence önce insanlara. İdeolojilerin ne olduğunu anlatmalıyız. Askerliğin ve askerlerin ne olduğunu anlatmalıyız. Ve bunun sonunda her zamanki gibi anlattığımızla kalmalı ve bırakmalıyız bu işleri ahah.. Acınası bir gerçek. Bu ülkem insanına ne anlatırsan anlat boş. Çok açık söylüyorum direkt olarak yüzdemizin çok büyük bir bölümü MAN kafa denilen türden. Anlatıyorsun, evet abi haklısın diyor, ertesi gün o anlamış adam gidiyor, eline yine almış bir savaş baltası Kürt avına çıkmış, ağzından salyalar saçarak küfrediyor...
Alakasız biraz ama; geçen gün çok muhterem -gerçekten ama :p- birisi Tayyip'i yermek için "koministler bile bundan daha iyidir, onlar bile bunun kadar çalmıyorlar" dedi. Sordum; "kaç kez kominist rejim gördün bu ülkede?"
Hiç bir şey bilmeden, sadece genlerimizin vermiş olduğu gazla konuşuyoruz. Bilenleri dinliyoruz ama anlamıyoruz. Anladığın kadarını biliyorsundur zaten. Anlayamadıkları için, anlayabilseler de kavrayamadıkları için, kavrasalar da işlerine gelmediği için, işlerine gelse de korktukları için; UNUTUYORLAR.
Her şeyi unutuyorlar. "Devletin polisine taş mı atılır şerefsizler!" diyorlar.
Hiç sorgulamıyorlar neden bu haldeler? Neden AÇIM/AÇSIN/AÇIZ? Neden patronum bana asgari ücretin biraz üstünü veriyor, neden mesai ücretimi alamıyorum, neden sağlık hizmeti paralı, neden üniversiteler paralı, neden 15 AY boyunca hayattan kopartılıp subay hizmetçiliği yapıyorum, neden işe gidip gelmek için harcadığım para 10 lira civarına tekabül ediyor, neden ekmek 1 lira sınırında, neden ülke üretmiyor, neden HİÇ BİR İCADIMIZ YOK, neden yarı sömürgeyiz, neden hala toprak ağaları var, neden neden neden (daha çok sayarım tabi eheh..)
Aslında bire bir konuştuğun zaman hepsi bu yukardaki paragrafta yazdığım soruları soruyor, çözümler sunuyor, sinirleniyor, bağırıyor! Yeküne geldiğinde bunları kendisine DEVLETin yaptığının farkında.. Ama biliyor, kendisi yeteneksiz, vasıfsız, basiretsiz, sümük gibi bir şey. Hiç bir şeyi değiştirebilecek kudrete sahip değil. O hep itilmeye ve göt yalamaya alışmış. Sesini çıkartırsa götüne cop sokulacağını biliyor. Hem "ELALEM NE DER?!"
Daha söylenecek çok şey var tabi ama yorum boyutunu aştım, makale oldu..
Her boku bilen adam da biliyor bizim bildiklerimizi, biz de onun bildiklerini ve cesaret edip bu MAN KAFA insanlığın gözüne soktuklarını okuyup gaza geliyoruz işte. Eline sağlık diyorum. Yazıyı okuyup, hak verip, yarın hiç bir şey olmamış gibi yaşayabilecek insanlara ise "selam, naber?" diyorum.
hepimiz boşuna düşünüyor, yazıyor çiziyoruz. al işte güya demokrasi olan ülkede parti kapatarak çözüm üretiyorlar.
parlamentodaki partiyi kapatırken "sorunların çözümü parlamentodur" diyor anayaa mahkemesi başkanı gözümüzün içine baka baka.
biz de hala salak salak bir şeyler yazıyor, fikir belirtiyoruz.
bak adamlar feysbukta 2 milyon kişi buldu kapattırdı(!) partiyi. biz ise burda ahkam keselim.
bu arada (süper)Cem yorumunu yazı olarak yayınlamak isterim.
Söylediklerinde sonuna kadar haklısın. Yalnız şunu da ıskalamamak lazımki bir bütünlük olsun. Yoksa şu dediklerini birileri bambaşka değirmenlere su taşımak amacıyla da sürekli söylüyor.
İnsanlar devlet için harcanmasın devlet bizim için varolsun evyvallah. Ama işin öbür tarafına da iki çift laf etmeden geçersen bu sefer olay bambaşka bir boyut alıyor. DTP kapatılmasın ama parti teşkilatlarından PKK ya ölmek ve öldürmek için terörist yollama organizasyonları da yapmasın bunları da kınayalım. DTP kapatılmasın ama daha başlamamış, neyin ne olduğunu bilmediğimiz ama iyi şeylere de vesile olma ihtimali gayet de yüksek olan bir açılımı daha başlamadan bitirmek için ölümüne muhalefet etmesin bunu da kınayalım. DTP kapatılmasın ama DTP li kadın milletvekilleri çocukların polisleri taşladığı eylemere kendi çocuğum olsa gönderebilirim demesin bunu da kınayalım. DTP kapatılmasın ama sorunlar şiddetle çözülmez deyip sorunlarını şiddetle çözmeye çalışan ve her türlü pisliğe bulaşmış bir örgütü karşısına almasa bile onunla bu kadar da kol kola olmasın. DTP kapatılmasın ama DTP liler de şehirlerde etnik çatışma çıksın diye bilinçli provasakyonlar yapmasın. DTP kapatılmasın ama molotofla insan yakanlara da yüksek sesle iki çift laf sölesin. DTP kapatılmasın ama siyaset yapsın fikir üretsin, ortak müşterek zemini arasın, makul olsun.
Bunları yapsın ki kapatılmasın demiyorum. Bunları yapmasa bile kapatılmasın ama o zaman sırf kapatıldı diye yaptıklarını görmezden gelmeyelim. Koşulsuz bir mazlum edebiyatı yapmayalım. Daha önce HADEP de kapatıldı DEHAP ta kapatıldı. Siyasi bir hareket varsa yolunu her türlü bulur. Bu ülkede huzur istiyorsak her kesimin üstüne düşen ağır sorumluluklar var yok sayamayız.
söylediklerinin tamamına katılıyorum trevanian. zaten dtp de muadilleri gibi faşist bir parti olmasaydı çok daha sağlıklı bir şekilde ilerlenirdi şu süreçte.
ama yine olmadı.
off offf
hamaset edebiyatına kendini kaptırmış, beynini çalıştırmayan, aşırı milliyetçi herkesin.....
ama bi kere de hırsızı suçlayın be bi kere be kodumun liboş tarafçıları.
ama kabul edelim ki "adsız" delikanlılar olduğu sürece bu ülkede,
her zaman mizah olacak.
eheh bu yorumu ben değil sen yaptın gibi bir durum var ortada neticede. Sen tetiklemesen dökülmezdi yani. O açıdan keyfin bilir dude! diyebilirim eheh.. Ama sevgili menajerim Darkhol cümlesine 100 dolar istememde ısrarcı! :P
DTP konusu biraz karışık. Şoven bir ülkede kurulan azınlık partisinin başka türlü bir yol izlemesi bence mümkün değildir. Suçlu aramak için vurun abalıya tadında saldırıyoruz DTP'ye. Biliyoruz sonuçta, onlara yönelttiğimiz suçlamaların hepsi şoven ve kafatasçı ülkemizde alkış toplayacak. Ama onlara neden sadece bu yolu bıraktık, bence bunu da irdelemeli insanlar.
Üzülemiyorum ben. Yakılan PTT için, öldürülen kız için, taş atan çocuk için, şehit olan asker için... Gerçekten üzülemiyorum. Çünkü gerçekten gerçek denen olgunun, bu yıllara ve binlerce cana tekabül eden bayat hikayenin arkasındaki gerçeğin bu kadar masum olmadığını biliyorum. Bu devletin kafatasçı, yarı faşist/yarı kemalist (ne fark eder? sizce de aynı değil mi? eheh) bir devlet olup, azınlıkları geçin, kendi halkına bile zulmettiğini biliyorum. Görüyorum çünkü ben. Nereye bakacağımı biliyorum...
DTP, HADEP, taş atan çocuklar falan.. Ah diyorum ben bazen. Keşke işim gücüm olmasa, ben de gidip iki taş sallasam!...
Azınlıkların her istedikleri yerine getirilmemeli. Türk devletinin neden kürtlerin istediği hakları vermek zorunda olduğunu da anlamıyorum. i. Onlar terör yapıyor, bomba patlatıyor, tehdit ediyor diye. Bakın sizin askerleriniz zamanında bizim köylerimizi yakıp yıktı. Biz o köyleri yıkılan milleti torunlarıyız ve dilimizi vermezseniz bizde hayatınızı zehir etmeye devam edeceğiz. Size metropollerin kalabalık yerlerinde rahat gezmek haram. Askerliğinizi doğuda yaparsanız roket saldırısıyla sizi öldürebiliriz. O yüzden demokrasi ve özgürlüğümüzü vermenizi istiyoruz. Biz ezik ama gururlu halkın barış çağrılarına kulak asmamakla bir yere varamazsınız. 5 Şehirden 2 milyon oyla kürdistanın sınırlarını çizdik. Bağımsız kürdistan biji serok apo.
Kimlikle kendimizi ayırıyoruz. Sen A'ysan, B'den nefret et, C'den öc al, D dost, E'leri üniversiteye alma, vs vs...
Ayrımlar beni yoruyor, bu ülke beni yoruyor. İnsanlar kana susamış...
Kendi çocuklarını öğüten topraklar burası, kana doymuyor, kanın rengini seçmeye doymuyor, ders almıyor, anlamıyor, görmüyor, sağır ve dilsiz. Dili sadece 'vatan sağolsun'; 'her şey bayrak için'; 'bi oğlum daha var, o da bu vatana feda olsun' demeye açılıyor.
İster yanlış görüneyim, ister herkes karşı çıksın bana ama, bu vatan kan içerek sağolacaksa, sağ olmasın. Genç yaşlı dinlemeden ülkesinde yaşayan insanlara varolmak için gözünü dikmiş bir vatan istemiyorum. Sevmek bu değil, sevmek, sevdiklerini yok ederek sevmek değil, olmamalı.
Daha fazla ölü görmek istemiyorum, bir insana, insan olduğu için hak vermek, değer vermek bu kadar zor mu?
Daha da yazarım ama nefesim tükendi artık, kalmadı.
Harkulade bir yazı olmuş, tebrik ediyorum. İzninle blogumda bu yazına yer vermek istiyorum. Zira üzerinden düşünülecek yazılacak çök şey var...
katran karası,
kaynak gösterildiği müddetçe yazılarımın kullanılmasında sakınca görmüyorum.
ama başımız belaya girerse seni tanımam. "kendi yazmış benim adımı kullanmış" derim. ona göre.
Artık olay öyle bi boyuta geldi ki, eskiden Kürtler'e laf eden ben, şimdi kendimi Kürtleri korurken buluyorum. Çünkü etrafta gözlemlediğim kadarıyla biz Kürtlerin insan olduklarını unuttuk. Hayvan gibi davrandığın insan karşılığında sana da hayvan gibi davranır. Tamam ben PKK olsun, tüm o canilikler olsun hiçbi zaman onları savunmuyorum, savunamam da zaten ama geri çekilip baktığımda da bazen düşünüyorum, çok mu üzerlerine gittik diye...
Bilmiyorum, daha karar vermek için -benim için- erken olduğunu düşünüyorum.
Ama HBBA dediğin o kadar doğru ki. Vatan sağ olacağına, bence çocuklar sağ olsun...
Biz soru sormayan bir milletiz ne yazık ki,soru sorarsak başımıza bir şey geleceğinden korkuyoruz, sorduğun zaman bir aydınlanma oluyor mu karşındaki kişide tabi bu da ayrı bir konu..
Ne için öldürler ki, "vatansağolsun,bir tane daha oğlum var onu da göndereceğim.." diyorsunuz, kurtuluş savaşında mıyız? öyle ise kadın,erkek,çoluk,çocuk elbet gidelim vatanımızı savunalım, planlı yapay bir savaşın savunucuları olarak ölüyor gencecik insanlar..
çok güzel bir yazı olmuş hbba, tebrikler..
sevgili her boku bilen adam, yazdıkların kafama cuk diye oturdu doğrusu. lakin bu kestirilemeyen kısır döngünün farkında olmak, aynı boktan döngünün türevi olan bir başka döngünün içinde sıkışmaktır. hakikaten can sıkar! ve "ulan" demek istiyorum, "harbiden yerdinde bi yazı olmuş!"
ve sevgili leman şencan, nasıl birisin bilmiyorum ama sanırım cinsel hayatınla ilgili bazı problemler yaşıyorsun. henüz onlara dair doğru dürüst bir şey bilmemene rağmen sırf "kürt" oldukları için analarına babalarına attığın bunca küfür hormanları tavan yapmış bir bünyenin ürünüdür ancak. bu attığın küfürleri kürt asıllı biri okusa şüphesiz ananı babanı klavye üstünde yadeder. işte tam bu noktada o bahsettiğimiz meşhur "sınır" çoğrafyalar arasına değil de insanlığımız arasına çekilir. tabi bu kimileri için hiç sorun değildir. hele ki, o meçhul kişiler sınırlarımız arasında bekçilik yapıp karnını doyuruyorsa ya da sınırda kaçakçılık yapıp zengin oluyorsa ve biz meçhul ellerin uzattığı ekmeklere biraz daha halis muhlis tereyağı sürüyorsak hiç sorun değildir. değil mi?
Oldukça güzel bir yazı ve söylediklerine tamamen katılıyorum..Aynen çocuklarımız ölmesin diye vatanımız saolsun..
Üstadım aklına sağlık.
"Dünyadaki hiçbir toprak parçası, bir damla kana değmez" diyen bir Pablo Neruda, bu sözü nasıl bir boşluğuna gelmişse derste alıntılayan bir ben, vatan koruyucu-cadı avcısı karışımına dönüşen bir yirmi kişi var hafızamda. Bu hafızayı alıp uzaklara göçtüm. Burada kalmaya da kararlıyım.
yeter lan Lihtenştayn'da yaşıcam...
geç kalmış ve üsttekileri okumamış bi yorum olucak ama böyle düşünen insanların varlığından haberdar olmak bile umut verici.her kelimesine katılır gereğini arz ederim :)
yüreğine sağlık kardeşim..
asker olmamızı istiyorlar çünki; askerleri komutanlar yönetir..
insan kafaları üçe ayrılır; 1-BOŞ KAFA; external ses, pöykürüş ve anlatımların sağ kulak boşlugundan girip ötekinden salınıverdiği kafa..2-TAŞ KAFA; kayanın taşın ve bilumum sertimsi cisimlerin yagmuru,suyu,sidiği,sümüğü gazı osurugu yada miskiamberi içine sindiremediği gibi,katı sıvı ve gaz düşünce modlarından hiçbirini kabul edemeyen kaya şey yani kafa ;hasılı unrecyclable kafa..
üçüncü ve pek hoşuma giden ise HOŞ KAFA; saksı misal, sen anla.
Kalemin kağıdından ayrılmasın üstad
Vatan ne ? Üzerinde rahatça yaşayabileceğimiz,tarımımızı yapabileceğimiz,yaşamımızı sürdürebileceğimiz toprak parçası değil mi vatan ? Vatan bunun için sağolsun benim ölmem için değil.Niye ben ölim de vatan sağolsun,vatan benden daha mı değerli ? Hayatım boyunca bayrak,vatan,milliyet ve türklük gibi kavramlara inanmadım inanmamda,hiçbir siyasi ideoloji ve kıçı kırık kurum bana bana emredip edip slogan attıramaz.
Yazdıklarının bir kısmına katılıyor, bir kısmına katılmıyorum. Ortada bir sorun var ve bu sorun çözülmesi için uğraşılıyormuş gibi gösteriliyor, fakat maalesef somut hiçbir adım atılmıyor. Devlet hiçbir şey yapmıyor; ama ''3 çocuk yapın.'' diyor. 'Onlar da bu vatan için kan döksün, ölsün ve vatan sağolsun.' diyor. Bu düşünceyle hareket edildiği sürece de vatan hep sağ olur, ama o vatanda yaşayanlar sağ olamaz. Hiç umudum kalmadı, ama ben artık gazete okumaktan, haber dinlemekten korkmadığım, geceleri huzurla uyuyup, sabahları mutlu uyanabildiğim yaşanılası bir ülke istiyorum. Artık şehit cenazeleri görmek istemiyorum. Ağlayan anne babalar, ''vatan sağolsun, bir çocuğum daha olsa onu da yollarım...'' diyen anne babalar görmek istemiyorum.
eline sağlık söylicek birşey bırakmamışsın..
dost, bize özal döneminden bu yana vatan sevmemeyi öğrettiler. cebimize bakmayı, bencil olmayı. öyle ki, oğlu şehit olan bir ananın "öteki oğlumu da yollayacağım" sözlerini, oğlunu öldürmek için askere yollayan bir kadının sesi gibi algılar olmuşuz. hangi vatan? doğru... hangi vatan? ama ülkenin yönetimi satılık 3-5 adamdan da oluşsa, gerçekten işinin erbabı kişilerden de oluşsa, hatalar olacaktır. kalkıp da ülkeyi bilmem kaç küsür gruba ayırır, bunlara özgürlük adı altında kafasına eseni edinme, yapma, söyleme hakkı verirseniz olmaz. zira bugün, büyük avrupa'nın, amerika'nın müdahale edemediği, engelleyemediği türkiye cumhuriyetinin kuruluşunun, yükselişinin intikamı alınıyor. topla, tüfekle, pkk'yle değil... kendi kendimizle. mesela sen ulus olmanın o kadar önemli olmadığını savunuyorsun, ben ne mutlu türküm diyene demek ırkçılık diyorum... içerikler eritiliyor, eğitim sıfırlanıyor, araştırma unutturuluyor... sonra sadece boş ve anlamları herkes için başka şey ifade eden boş sözcükler üzerinden tartışıyoruz. e, anlaşmak da mümkün değil... malum, sarfettiğimiz lafların anlamını bile bilmiyoruz... sadece bağırıp çağırıyoruz. her geçen dakika, belli bir bilinci yakalamış insanlar azalıyorken, kat kat fazlası "allah rızkını verir" denilerek dünyamıza merhaba diyor. kime ne söyleyeceksiniz ki? o insanın karnını doyurmadan eğitim veremezsiniz, eğtmeden de karnını nasıl doyuracağını anlatamazsınız... satranç tahtasında, çok kötü sıkıştırıldık biz...
Merhaba, öcelikle şunu demek isterim ki, internet başında kendi acısını ya da öfkesini dindiren insanlardan zerre bir farkın yok; keşke olsaydı, ola ki aynı durum içindesin. sadece teşekkür ettiğim konu biraz sorgulayıcı olman. bundan ilerisini, haketmeyen birisin.bir kayıbın nasıl acı verdiğini ancak aynı türden eşik değerde bir kayıp vermiş olan anlar. evet halkımız cahil, halkımız sen ve ben ya da ötekilerden yani okumuş bireylerin düşüncelerinden uzak bir bilinçte. ama bu onun haksız olduğunu değil senin kadar olduğunun bir ölçütü. keşke biraz bu türden bir öfke yerine, anlamayı anlamdırmayı seçseydin. hayat birkaç eskinin söylediği sözlerden ibaret değil artık o zaman ile bu zaman arasındaki uçsuz bucaksız uçurumu maneviyatın rahat olsun diye "o ne demek ki , bu ne ola ki " kelime öbeklerinle doldurma. neyse zaten yayınlamayacagın için sen mükemelsin !!! herzaman diliminde ..
gundem de ayni yorumlarda ayni iste)
bizim gibi ulkelere bicilen gorev de bu gibi gorunuyor...gecen surrogates i seyrettim pek yeni bir film degil..?( filimlerde gosterilen hersey gercek oldu neredeyse ...)
80 senede 1 milim yol almamisizbir cok konuda
"vatan için ölmek" yerine "vatan için yaşamak" değil mi zor olan?
merhaba. bu yazıyı bana bir arkadaşım okutmuştu daha önce, şimdi rastladı ve tekrar okudum ve samimi söylüyorum neredeyse ağlayacaktım. özellikle şehit çocuğu-o. çocuğu tespitine... ahmet altan'ın "savaş ve barış" diye bir köşe yazısı vardı, o da mükemmel eğer okumadıysan tavsiye ederim.
bu da faşizmin başka bir türevi. 12 mart 12 eylül'ü yapanlar yine sizin TSK'lı mehmetçileriniz değil miydi? binlerce devrimciyi, komünisti, demokrat ve aydını işkenceden geçirip ölmelerine yol açan. Diyarbakır cezaevinde, Tekelci Burjuvazi için Türk-İslam faşist ideolojisini Devrimci Kürt ve Türk mahkumlara işkence yaparak benimsetmeye çalışan E.O.Yıldıran adlı faşist alçak yine TSK'nın yüzbaşılıktan binbaşılığa terfisini yaptığı subaylardan değil miydi? O dönem askeri faşist darbelere karşı devrimcilerle birlikte hareket eden yine PKK değil miydi?
AKP'nin dönemide farklı değil, fark sadece post-modernizmde yatıyor. Ama Post-modernizm altyapısız bir sistem olduğundan dolayı, gerçekler her geçen gün kendisini hükümete ve kamuoyunun gözüne daha çok sokuyor. Bunu görmezden gelmekse, durumu geçiştirmek ya da kendini aldatmaktan başkası değil.
Bu yüzden boşuna şövenist ve faşist duygularınızı ya da rasyonel sandığınız düşünce sayıklamalarınızı buralara asıp tatmin olmayın. Kürt sorunu, Ulusların kaderlerini tayin etme hakkı çerçevesinde ayrılma ile çözülmelidir. Bunu ne modernist kemalistlerin faşist terör yöntemleri, ne de AKP'li post-modernistlerin önce uzlaşma çabası, sonra bu çabanın yetersiz kalması sonucu türk-islam faşizmi politikasına yeniden dönmeleri çözememiştir, çözülmeyecektir.
Bu yumuş yumuş anti-militarist mastürbasyonlar çok güzel, lakin gerçekçi değil. O "ben işin ardındaki gerçeği görüyorum panpalar!" desenli halıyı kaldırdığımızda da, gerçek diye pazarlanan hayallerin altında yatan bir sürü pisliği görüyoruz. (Modern toplum palavrası) Evet vatan sağolmasın, çocuklar sağolsun müthiş bir tagline, hemen banka kredisiyle aldığım arabamın arka camına yapıştırırım da, bir de nasılını konuşsak? Çünkü zannettiğinizin aksine ne yüksek eğitim, ne her şehre bir Cevahir ne de asgari ücretin 1500TL olması, süregelen savaşın bitmesine yönelik senaryolarla ilgili değil ve olmayacak.
Sırf üzerinden 100 yıl geçti diye yaşanan tüm vahşetin izini silen Avrupa'da bile hali hazırda devam eden fiziksel bir savaş var. Şu anda kendi topraklarında savaşmayan ülkelerin bile başka topraklarda devam eden savaşların finansörü olduğunu biliyoruz. Güvercin besleyerek tarihten silebileceğinizi umduğunuz savaş her zaman olacak; çünkü o bir damla kan bile dökmeye tenezzül etmediğiniz topraklar üzerindeki doğal kaynaklar kısıtlı. Maalesef işin sadece siyasi yönüne odaklandığınız için en basit iktisadi / sosyolojik gerçekleri bile göremiyorsunuz.
Azıcık, çok azıcık gerçekçi olsa şu ülkenin aydınları, bu müthiş ufuk açıcı romantizmi bir kenara bıraksa, ölen çocuklara ölmekten başka bir seçenek sunulurdu belki ama, maalesef uzak gelecekte dahi çok zor görünüyor.
hiçbirşey bilmeyen adamdan;
bu yazı piyasadaki birçok yazıdan farklı olmuş hiç ideoloji propagandasında değil, heleki devlet karşıtlığı yada devletin halkı sömürmesi ile başlayıp sosyalizm yada komünizm sinyalleri ile biz zaten islamı seçmiş sırf bu yönüyle bile kaybetmeye geri kalmaya mahkum bir devletin torunlarıyız 'genlerimiz' elvermiyor hepten değişmeliyiz diyen,'şehitlik' kavramının islami çağrışımından rahatsızlık duyan bir yazı hiç değil!!(Doğruların yok değil; ama sadece o kadar...)
insanların fıkırlerini goruslerini değiştirebilecek ve içten bir yazı. Bu vatan biz uğruna durmadan kanımız dökülsün, kan dökelim diye mi var yoksa bizi yaşatmak için mi ? çok hoşuma giti cunku bu vatanda yaşıyoruz bizi korumaları yerine bizi ölüme gönderiyorlar. Ölün diolar. Bizlerden sorna askere gidenlere aynı şekilde ölün dyecekler ve bu böyle devam edecek ki biteceğini bile dusunmuorum... Bence herkesin okuması gereken brşey cunku yürüyüşler yapılıyor millet neye kime ve niçin yurudugunu bile bilmiyor bazıları askerliklerini yaptı bazıları yapmadı ama inanıyorum ki askere götürsen birçoğu kaçar . sözde herkes delikanlı klavye delikanlısı yada ama kimsenin birşey bildiği yok... Saatlerce durmadan herşeyhi yazmak anlatmak isterim sizin yazdığınız bana göre sadece bir giriş yazısı ama çok güzel herkesin sizin gbi düşünmesini isterim... Teşekkürler
yazdıklarınızın kısmen katılıyorum (klasik bir cümle). evet vatan boktan bir vatan, çoğu vatan gibi. zaten bu "vatan" sözcüğü de gaz için kullanılan bir tanım mı diyelim kelime mi diyelim, öyle bir şey, olduğu için pek sevmiyorum "vatan sağolsun" cümlesini.
-hiç girmeden bu terörü (ki sizin yazınızda ve okuduğum "aydın kişilik"lerin yazılarında terör kelimesi geçmedi. terör; halka yapılan saldırıdır çünkü. bunların yaptığı gerilla hareketidir. çünkü askere giden götünde kıl çıkmamış çocuk halktan sayılmaz. uzun bir parantez oldu.) türkiye devleti kendi kendine musallat etti, bazı planlarını uygulamak için gibi ayrı bir konuya- her 3 ayda bir tren kazası oluyor demişsiniz, biraz abartı ama diyelim ki oluyor. diyelim ki eğitim görevlisinin bilmem neyin sosyal güvencesi yok. diyelim ki komik maaşlarla çalışan ve ölünce komik tazminat veriliyor (diyelimkilerin doğruluğuna katılıyorum, geyik değil yaptığım). o zaman koyayım ben böyle vatana. alayım silahımı, kürt türk demeden vurayım kellelerini. sonuçta bu vatan bana bir şey vermedi ki. öldüreyim bu vatanda yaşayan gençleri (bu da saçma. sanki bir tek gençler canlı dünyada). teröristlerin ( ya da özgürlük savaşçısı mı demeliyim?) hiç suçu yok değil mi?
hani her yapılan yanlış da teröristlerin yaptığı doğru. böyle devam etsinler. çünkü böyle düzelecek bu ülke. böyle türk-kürt kutuplaşması bitecek.
hani biz gaza getirilip, her türlü oyuna geliyoruz da, dağdaki adam bir gazla değil de haklı olarak çıkmış dağa. fakir ya haklı dağa çıkmakta. çünkü tarlada çalışmak dağa çıkmaktan daha zor. çünkü bu "haklı" "özgürlük savaşçıları" aşiret reisi olan - ki aşiret reisleri bu adamlara göre en demokratik insanlardır, hep onlara oylar verilmektedir- ahmet türk gibi 3-5 tane "vatan sağolsun" tarzında, fakat karşıt görüşte, cümleleri ezberleyen adamların peşinden gitmeye bayılırlar (gerçi bunlar farklı konular, ama hızımı alamadım).
adamların isteği belli. yavaş yavaş geliyorlar asıl isteklerine. kürdistanı kurmak istiyorlar. kursunlar. ben kurmasınlar demiyorum. ama bu ne şerefsizliktir. yok anadilde eğitimmiş de, yok adaletmiş de, yok efendim demokrasiymiş de, yok özerklikmiş de... traşı bıraksalar da "biz diyarbakır başkentli büyük kürdistan için savaşıyoruz" desinler. (evet "onlar", 3. çoğul şahıslar, kutuplaştırıyorlar, başka bir sike yaramıyor yaptıkları.) bana kalmış olsa -ki kalmaz tabi ki :)- alın derim toprağınızı, alın gözünüzü toprak doyursun. bu mudur yani? adamlar kendi vatanları dedikleri yerleri almak için savaşıp milleti öldürmesi sorun değil de, anaların "vatan sağolsun" demesi mi kafanıza takılıyor. bu mudur sizce mesele? saçma.
ölenler boku bokuna ölmedi demiyorum. hiç yoktan ölüp gitmiş insanlar onlar. ama ben oraya kardeşimi gelip de biri vursun diye göndermiyorum. ben istersem gider türkiye cumhuriyeti sınırına kadar gider otururum, kitabımı okurum. üstümde askeri üniforma var diye gelip de birinin beni roketlemesini gerektirmez bu. gencecik veletleri oraya gönderen suçlu da roketleyenin hiç mi suçu yok yani?
tamam ben size "asalım, kıralım, dökelim. tek kürt kalmayana kadar öldürelim" gibi şeyler yazın demiyorum. güzel yazmışsınız elinize sağlık. böyle değişik açılardan olaylara o açıdan bakıp yazmışsınız da arada bir kez "terör" geçseydi be. tamam tamam... bıyıksız veletler bunu haketti.
"adamlar haklı beyler, dağılalım."
biraz dağınık oldu kusura bakmayın ama uykudan uyanır uyanmaz gördüm yazınızı ve birkaç cümle de ben edeyim dedim. daha yazacağım çok şey vardı fakat önce durup hepsini toparlamam gerekli ki küfür yemek için (çünkü yorum yapanlara baktım da hep karşıt görüşteki insanlar) o kadar uğraşmaya değmez diye düşündüm :)
bu arada ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı bile değilim. en az norveçliler kadar uzağım size :)
yuzdebes dogru konusmussun sana katılıyorum.ırh sızın hiç mi suçu yok. öyle değiiml. adam çıkmış daga, o da kendısıne gore haklı bızde kendımıze göre haklıyız. ama bu kemeddeğildir ki bütün kürtleri asalım keselim. ırkçı olmak istiyorsanız alırsınız ALMANYA biletini gider nazilerle kanka olursun. fakat bu ülke başka bi rülke. sen 1000 yıldır dost yaşadığın. dedelerinin bir ülke için savaştıgı ınsanları unutupta hepsini öldürelired msen. bende sana siktir git derim. haklıyımda. kimse kusura bakmasın ama amerika yavsagının oyununa gelmıyoruz kendi amhaklıgımıza gelıyoruz. bütün suş ırkçılık yapan patates kafalı milliyetçi geçinen ve ayrıca bu ülkenin evlatlarını düşünmeyen sözde jitem de. bakmayın adının jitem olduguna içi boş. kuyu kazıp insan öldürüp içine atıyorlar. aı nhallverdiği cana kıyıyorlar. dağdakilere gelince, işsiz kalmak aç kalmak dağa çıkmaya sebebp değildir. dogudaki işsizse batıdakide işsiz, haio d zaman cıkalım daga hepimiz mangal yakarız, iki saker gecerse roket atalım belki o zaman iş verirler :) neyse cok konustum yıne. hadi kardeşler kendınıze iyi baıkn. iyi bakın ama :)
güzel..
Merhabalar,
Bugün tamamen tesadüf eseri bir yazınızı okudum. İlgimi çekmesi üzerine farklı konular üzerine yazdığınız pek çok yazıyı okudum. Direk nasıl mesaj atabileceğimi bilmediğim için yorum üzerinden ulaşmak istedim. Çok basit söyleyeceğim, elinize sağlık; gerçekten elinize sağlık. Katılmadığım kısımları da içermesine rağmen bu kadar keyifle kendini okutan yazılar yazdığınız, gerçekten bir şeyler üzerine samimi bir şekilde düşündüğünüz için. Yazıları okurken şöyle düşündüm ''Valla süper muhabbeti de vardır bu adamın.'' :)
Hep yazmaya devam etmeniz ve bu kadar içten olmanız dileğiyle.
Helal olsun, yazınıza harfiyen katılıyor ve sizi tebrik ediyorum. İzninizle bu yazıyı linkinizi vererek yayınlıyorum.
Türkiye tarihinde güncelliğini her daim koruyacak yazı olmuş. ben bu yarım 2012in mart ayında yazıyorum bu yazı 2009 da yazılmış. kısır döngünün içinde ayrı bir kısır döngü. milleti bir aradan tutmak için damardan ver ÖLÜMÜ damardan...