Unut Gitsin!

Posted by her boku bilen adam | Posted in , | Posted on 21:44


Bugün 17 Ağustos 2010.

Aradan 11 yıl geçmiş. Unuttuk mu 17 Ağustos 1999'u?

"Hayır unutmadık...Hiç unutmayacağız!" derdim ama;

Nereye unutmadık?

Tabi ki unuttuk. Biz neleri unutmadık ki 17 Ağustos'u unutmayalım. Bundan 5-10 yıl sonra hiç hatırlamayacağız hatta.

Ama niye?

Nasıl oldu da sadece kayıtlara geçen ölü sayısının 20.000 olduğu, yüzbinlerce insanı ailesinden, sevdiklerinden, yerinden, yurdundan, evinden, işinden, hayatından eden böyle bir felaketi unutabildik? 

Geçen hafta evdeki eski dergileri bir düzenleyeyim dedim. Mecmua arşivim iyidir. Atmam aldığım hiç bir dergiyi. Ara sıra da düzenlerim. İşte yine bir düzenleme olayına girdiğim esnada 19 Ağustos 2000 tarihli Leman Dergisi'ne rastladım.

Kapağında yıkık bir binanın önünde çökmüş ve kafası çatlamak üzere olan bi adam var ve şunlar yazıyor :
Unut Gitsin!


Nasıl olsa kesin ölüm sayısını, kayıplarını öğrenemeyeceksin!

Halen bir tek sorumlunun dahi yargılanmadığını görmeye devam edeceksin

Aynı dev müteahhit şirketlerin, inşaatçıların yeni deprem konutları onarım, tamirat, konut işleri aldığını görüp sinir olacaksın

Kaybettiğin onca yakınına üzülmekten kanser olmadan ya da kafayı yemeden unut gitsin..

Aklını kaybetme, sağlığını kaybetme, kendini kaybetme, diencini kaybetme, UNUT GİTSİN!

İşte bu yüzden unutmaktan başka çaremiz yoktu.

Gencecik insanlar anne babalarını kaybettikleri yetmiyormuş gibi hayatlarının geri kalanını protez kolla ayakla sürdürmek zorunda kalırken, o göçen evi iki kuruş fazla kazanmak için çürük malzemeyle inşa edenlerin ellerini kollaya kollaya sallaya etrafta gezdikleri gerçeğini farkedince,

Depremde en sevdiklerini kaybedip yine de inandıkları Allah'a isyan etmeyip şükredenler ellerinde "7.4 yetmedi mi?" pankartıyla dolaşan kafaları görünce,

Depremden sonra Yunanistan ve Ermenistan'dan gelen yardımları reddedip, gönderilen kanları ise "milli uyuşmazlık var" diyerek geri çeviren, tüm hastaneler dolmuşken Amerikan Gemi-Hastanesi'ne yaralı verilmesini yasaklayan Osman Durmuş gibi bakanların hala milletvekili olarak seçildiğini içine sindiremedikçe,

"Geçici olarak ikamet edeceksiniz" dendiği halde yıllarca çadırlarda, prefabrik evlerde yaşamak zorunda bırakılıp adam yerine konmadıkça,

Her fırsatta "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" diyenlerin insanlar ağlarken yağmaya koştuklarını gördükçe,

...ve zorlasak daha onlarca-yüzlerce madde sayabileceğimiz can acıtan bir gerçek olarak önümüzde durdukça unuttuk biz.

Bu sefer onlar uyutmadı bizi. Onlar "unutun" demedi, zorlamadı. Biz unutmak istedik.

"Nasıl olsa yenileri gelince bir daha yaşayacağız" diye unutmak istedik.

Unutmazsak çıldıracağız.

En azından şimdilik unutalım da delirmeyelim.

Sen de hala unutmadıysan; unut. Unutalım.

Unut... Unut gitsin!!!

Comments (9)

bu nasıl bir mantık yaa?? yardımlar geri çevrilmiş.. şu osman durmuş kimmiş merak ettim..

unutulur ama elbette bir gün hesap soran biri çıkacak.. eğer buna inanmazsam çıldırabilirim..

Senede bir gün ''deprem bölgesinden canlı yayın'' yaparak hatırlayacaklarsa hiç hatırlamasınlar zaten, yalandan 'unutmadık!' diyenler onu da hiç demesinler. Eksik kalsın. Evet unutsun daha iyi. Yapmış gibi görünmek için yapmasınlar, bu daha iyi. Bu daha az acıtır içini o'nu hiç unutamayacak olanların...

yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum. yine çok güzel ve etkileyici geldi her cümleniz. unutamadığım bir son sayfa önü yazısı (mektubu) vardı sanırım depremden hemen sonraki hafta çıkan lemanda. depremde kız arkadaşını kaybeden ve onun naaşını yıkıntılar arasından çıkartan bir erkeğin duygularını, yaşadıklarını anlatıyordu. benim de unutamadıklarım arasındadır. maalesef arşivim sizinki kadar düzenli olmadığından o yazıya asla ulaşabileceğimi sanmıyorum. ama olur da bulabilirseniz onu da okuyunuz,okutunuz isterim...
saygılar...

Benim babam bu sektörde çalışıyor. Deprem olmadan öncesinde hep şunu derdi: 'Rant sağlamak için kaçak kata izin veriyorlar' 'Bu şirket hükümetle arası iyi olanlardan, her yere dikerler binayı' 'Avcılar'ın zemini tehlikeli 3 kattan fazlası dikilmemesi lazım' böyle cümleler kurardı hep ben de ergen kafamla yorumlamaya çalışırdım. Sonra deprem oldu işte. Halı saha vardı bizim burda herkes oaralarda yattı falan. Sonra aradan 3yıl kadar geçmişti ingilizce öğrenmek için dershaneye gitmiştim ben hocam Gölcük'ten İstanbul'a niye kaçtığını anlatmıştı bir gün, ağlamıştık.
Geçenlerde buraları sel almıştı hatırladınız mı? İnsanlar selde sürüklenen malları yağmalamıştı. Böyle işte bu memleket. Unutuyoruz.

mantıklı

Tam Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzereyken;
Rusya'dan sandık sandık gelen silahları kabul etmeyeydi Atatürk;
Hala bunlar bile konuşuyor olabilir miydik diye düşünemeyenlere,
"unut gitsin" demek şahane olmuş tabi.

gelen yorumların azlıgına bakılırsa çoktan unutulmuş gitmiş bile..

adam hakli beyler

Hay aklına ve eline sağlık. Yine güzel noktalara dokunmuşsun.